Hakkı Yalçın

Takvim

Son arzu!

HAPİSHANELERDEN zaman zaman mektuplar geliyor. Sevgi dolu saygı yüklü mektuplar. Yardım isteyenler oluyor da elimden geldiğince onlara ulaşmaya çalışıyorum. Magazin alemindeki ikiyüzlü insanlardansa, böyle çaresiz insanların satırları daha samimi geliyor bana. Eskişehir L Tipi Kapalı Cezaevi İnfaz Kurumu'ndan İ.G isimli kader mahkumunun insani ist

Mutluluk pozu!

AĞAÇLAR da insanlara benziyor, sonbaharda dökülen yaprakların yerini baharda yeni çiçekler aldı. Hayat rengarenk bir masaldı eskiden, en çok çocuklara umut vermek için anlatılırdı. Uç uç böcekleri yoksul çocuklara terlik pabuç dağıtırdı, mutluluktan uçarken! Şimdiki zaman aşina değil o güzelliklere. Başkalarının mutsuzluğuyla mutlu olmak yeni hayat

Onurlu kadın

BİR kadın var, kara sevdasını kilim diye ayaklarının altına sermişler, çaresiz kalmış. Yere düşse de gül yine güldür. Burnu yere düşmüş de eğilip almamış. Masallarında kalmış bisikletsiz çocukluğu, boşa kürek çekmiş acılar denizinde. Uzak şehirlerde yanıp sönen ışıkları yıldız sanmış. Gülmeyi unutmuş yüzü, acılardan usanmış. Bir kadın var, düşleri

Yapay zeka!

YAPAY zeka insanı aptal gibi göstermek için üretilmiş tehlikeli bir oyuncaktır. Çocukluğu olmamıştır, hiçbir öykünün içinde yürümemiş, bir inciri dalından koparmak için ağaca çıkacak gücü bile yoktur. İki parmağının arasına aldığı bilyeyle misket oynamanın sihrini bilmez. Odalar kireç tutmadığı zaman elinden bir halt gelmez. Varsa yoksa hırsızlık,

Uçurtma!

EVVEL zaman içinde çocukların destansı öyküleri gibiydi uçurtma. Tabiat ana bahar gelince teneffüs zilini çalar, "koşun" derdi çocuklara, "kırlara çıkın oynayın, uçurtmalarınızı da alın gelin." Uçurtma gökyüzüyle hayalleri yarıştırmak çocukları bulutlarla tanıştırmaktı. O uçurtmalar ki selam çakardı çocuklara. Gökyüzünün fotoğrafını çeker yollardı

Kardeşlik!

KOCAMAN bir çocuk bahçesi olması gereken dünya, teknolojinin yaydığı virüsle başka bir yöne gidiyor. Ganimeti birileri bölüşüyor da uçurtmaları bombalara yeğleyen çocukların başı yana düşüyor. Nasıl da kolay unuttuk Gazze'deki çocukları, hafızalardan nasıl da kolay sildik iskelete dönmüş Afrikalı çocukların siluetlerini. Ağaçların bile türleri var

Beyaz mendil!

NADİDE zamanlardı, malımızın mülkümüzün yürekler dolusu sevgi ve saygı olduğu yıllar. Para için ruhların satılmadığı, meslek onurunun ayakta olduğu onurlu zamanlar. Biraz sokak çeşmelerinin suyundan, çokça bu toprakların huyundan kaptığımız güzelliklerimiz vardı. Ya pantolonlarımızın arka cebinde ya da ceketimizin iç cebinde mendil taşırdık. Beyaz

Yürek ağrısı!

SEVDİĞİMİZ insanları kaybettiğimiz zaman hayata bakışımız anlık da olsa değişiyor. Batarken teknelerimiz ya da batırılırken, nasıl terk edeceğiz bu zamansız yolculuğu Yitirdiklerimiz ve kazandıklarımızla hayata bıraktıklarımız arasında imzamız nasıl olacak Taşınmaz malları vicdanlardan daha değerli sayanlar dünyasında gerçekleri anlamak için vaktim

Sadece özlem!

SOSYAL medya şeytanın kontör yüklediği, meleklerin mucize beklediği teknolojik bir arenadır. Ya da hiçbir şey olmayanların kendilerini her şey zannettikleri bir mezbaha! Az kullanılmış hayatlara karşı çok kullanışlı kötülükler dünyası! Zarafet ayağa kalksa vuruluyor, ayaklar altına alınması gereken kötülüğün başı göğe eriyor. Sırtı sıvazlanan cehal

Kiremit tozu!

ÇİRKİN sözler kullandığı için çocuklarının ağzına biber süren anneler kaldı mı acaba O zamanların çirkin diye nitelenen sözcükleri, bugün sosyal medyadaki lağım farelerinin yanında elma şekeri! "Dünya kocaman bir çocuk bahçesi olmalıydı" sözü şimdiki zamanın ruhunda komik kaçar. "Biraz komik şeyler yazın" diyen okuyucularım da sanırım benim için p