Hakkı Yalçın

Takvim

Sosyal medya!

EMRE Belözoğlu'nun Ankaragücü- Beşiktaş maçı sonrası yaptığı basın toplantısını izledim de harika bir ifade kullandı. "Sosyal medya lağım çukurudur!" Sonuna kadar katılıyorum. Sosyal medya teknolojik gelişimin en acımasız ve en kirli simgesidir. İnsanların ailelerine kadar uzanan sövgülerin, iftiraların matah bir şeymiş gibi gösterildiği bu lağım

Tarık Akan!

HAYATIMDA mektup yazarak imzalı fotoğrafını istediğim tek sanatçı var; rahmetli Tarık Akan. Lise birinci sınıftaydım, mektubuma karşılık bir fotoğrafını imzalayıp göndermişti de okulda kızların hepsine hava atmıştım. Sonraki yıllarda her filmini izledim ve magazin yaptığım dönemde kendisiyle söyleşilerim oldu. 1984 yılında Çeşme'de teleobjektifle f

23 Nisan!

OKULDAN ada vapuruna sıra halinde gitmekle çocukluğun elini tutmak arasında bir yerdeydik. Burgazada Yatılı İlkokulu'nda. Geceleri gökyüzüne merdiven dayardık, gündüzleri gözlerimizle boyardık duvarları. 23 Nisan bizim için bayramdan çok daha fazlasıydı. Babasız çocuklardık, o gün annelerimiz gelirdi okula. Bizler onlar için müsamere yapardık. O gü

İtibar!

İNSANLARIN ceketini iliklemesini gerektiren mesleklerde özne para değildi. Hele görgüsüzlüğün ve soytarılığın simgesi hiç değildi. Kalemlerin teknolojik klavyeye yenildiği yıllar gazeteciliğin dil değiştirdiği yıllardır. Güçlüye sırnaşmanın ve çıkarcılığın ağır bastığı kefeler para edince bir meslek elden gitti. "Hiçbir şey" olmaması gerekenlerin "

Yazı-tura!

ÇOCUKLUĞUMUZDAKİ en masum bahis tutuşmasının adıydı "yazı tura." Orta parmağımızla baş parmağımızın arasına sıkıştırdığımız madeni parayı havaya atıp yere düşmesini beklerdik. Ben hep "tura" derdim. Tura görünen yüzüydü hayatın, yazı sinsi yanıydı, sadece maddiyat. Tura bebekti yumulmuş parmak. Yazı uçurtmanın ipine atılan jilet. Turada kimlik vard

Mezar!

HAYATI istediği gibi yaşayamamış uzak köylerdeki insanların mezar taşlarına, "100 yaşına kadar yaşadı ama dünyaya gelmedi" diye yazarlar. Buna karşılık, ölen bebeğinin mezarına elindeki şişeden süt döken bir anneyi görmüştüm de merak edip sormuştum. "Bunu niye yapıyorsunuz" Çok dramatik bir cevap; "Lösemili bebeğimi hala büyütüyorum." Mezarların g

Uçurtma!

HAFTA sonunda, İran'ın kendini savunma hakkını kullandığı "savaş tiyatrosunu" izledik. Asıl mesele; Gazze'de 35 bine yakın insan katledilirken gıkı çıkmayan devletlerin, İran'ın saldırısında kullandıkları cümlelerinin yağ gibi akması. İsrail denince koyacak yer bulamayanlar kendilerini kaçıncı kez ele veriyor da ne oluyor sanki! Ortadoğu'yu yeniden

Mavi umut!

BUGÜN yüreğin iki dirhem bir çekirdek olsun. Sabah güneşine bak içini aydınlat. Futbolda birbirini yiyenlerin derdi adalet değil ganimet, başka ülkelerde sanat yerine geçen gerçekler bizim ülkemizde savaş! Bu ne yüksek tansiyon! Kendi yolunu bulmak için seni yoldan çıkarmak isteyenleri çıkar hayatından! Yüreğini rüzgarın eline bırak. Bugün umutlar

Güzel insan

BİR insan tanıdım iyi bir insan, memleketine sevdalı iş insanı. Acılı bir çocukluktan gelen, bayramları sadece kendine ve yakınlarına değil bütün insanlara ait hisseden vicdanlı bir insan. Hala depremzedelerin yanında yürüyen, Allah'ın kendisine bahşettiklerini paylaşmayı bilen, ağzı çiçek içinde bir insan. Mehmet Fatih Yalçınkaya. Arka mahalleler

Bugün bayram!

YILLAR önce kapısında "Hayal satan adam" levhası bulunan bir dükkanım vardı. Hayal ürünü fantastik bir dükkan! Futbolda canı yanan çocuklar için açmıştım. Eski zamanların onurlu insanlarını hatırlatmak kadar, çocukların hayal dünyasında gezinmekti öznem. Her çocuğa gazozlar benden! Hayallerin büyüsünde demlenen çocuklar her yıl biraz daha azalırken