Ne zaman magazin konulu bir davete katılsam, bir kamera uzanıyor. En sık sorulan soru: "neden sosyal medya kullanmıyorsunuz" Cevabımı veriyorum. "Sosyal medya virüs yuvası. Gerçek hayatta hiçbir şey olamayanların kendilerini her şey zannettikleri bir mezbaha orası!"
***
Siyaseti de sevmiyorum sosyal medyayı da. İkisini de güzelliklere misilleme sayıyorum. Nefreti hızlandırıyorlar. Ben çocukları yaşatmanın tarafındayım. Bir bebeğin kokusunu içime çekmek, yalancı insanların ağız kokusunu çekmekten milyon kere değerli. Bir annenin kaybettiği bebeği için mezarına süt götürdüğü dramatik bir hayat sahnesini hatırlıyorum. Zaman zaman da hatırlatıyorum da kaç kişinin ilgisini çekiyor acaba Sosyal medyadaki yalanların ve gösteriş merakının yanında!
***
Sosyal medyada; yaşadığı hayatı dizi yıldızlarının düğün sahnelerine benzetenler çoktur da ihtiraslarına vidalanmış olanlar için, günlerdir kuru ekmek yiyen bebelerin hükmü yoktur" dersem, düş hacmim zayıflamış sayılır, demode halim öne çıkar. Ben de derim ki "çocuklar özne olduğunda modanın canı çıksın!"
***
Deli diye hor görülen insanlara düşkünlüğüm vardır. Onların da sosyal medyada hesapları olduğunu düşünmüyorum. Deliler nöbetçi eczanelerin uykusuzluğunu çeker, akıllı geçinenlerde para parayı çeker. Deliler ne bulursa giyinmeyi sever, akıllı geçinenler şeytana pabucu ters giydirmeyi.
***
Bizim gibiler için mektupların pulunu yalamak, sosyal medyada popüler olmaktan bin kere değerlidir. Güven ve samimiyetin üst seviyede olduğu yıllarda mektupların ulaşması için ilginç bir yol denenirdi. "Falanca bakkal eliyle!" O mektuplar mutlaka yerine ulaşırdı. Şimdi sosyal medya diliyle harflerimiz bile talan edilmiştir de aradığımız insanlığa ulaşılamıyor!
***
Böyle bir ülkede çocukları koruyamadık, ona yanarım. Beni bilen bilir mesele çocuk olduğunda tozu dumana katarım. "Elindeki bez bebeği büyüten çocukları büyütmek istemeyenler vardır" cümlesinde çocukların ömrüne göz koyanlara taş attığım varsayılırsa. O taşı yerden alır, kafalarına atarım!

3