Gürcan Bilgiç

Sabah

Milli Takımımıza çok yakıştı!

İki takımın da ince bir ip üstünde yürümeye çalıştığı, endişelerin en yüksekte olduğu dakikalardı. "Bizimkiler" iki farklı yenip gelmişlerdi Budapeşte'ye... "Bana ne" modunda, A Ligi'ni getirecek skorun peşinde "ayağa pas" ile oynuyorlardı. Macarlar ise hepimizin beklediği agresif baskı yerine, alanı kapatıp pozisyon peşinde oynadılar. Sanki gol ye

Hücum hattımız raconu kesti

Maçın geneline baktığımız zaman bir stratejiden ziyade, takımın bireysel becerileri üstüne kurulmuş bir planı olduğunu gördük. İyi oyuncularımız var. İyi takımlarda oynuyorlar. Doğru antrenmanlar yapıyorlar ve kaliteli teknik adamların elinde gelişiyorlar. Bunun yansımasını ofansif aksiyonlardaki çözüm üreten hareketlerde gördüğümüz gibi, top rakib

Puan kaybedilecek maç bu değildi!

İskoçya'dan gelen "Yorgun savaşçılar" beklenen direnci kırmaya çalıştı. Belki akıllar doğruyu söyledi ama ayaklardaki tercümesi doğru olmadı. Sahaya yenilmemek için çıkan, yerden kalkmayan, dokuz oyuncu ile adam adama temaslı markaj ile savunan Samsun'un duvarına çarptılar. Beşli sistem, Amrabat'ın sigorta olduğu savunma örgüsünde rakibi getirmedi

Takım inanmıştı ama olmadı...

İstanbul'daki skorun ağırlığını hissediyorlardı. Rangers da bu avantajından vazgeçecek gibi değildi. "Kora kor" dediğimiz temaslı, yakın ve tempolu şekilde karşıladılar Fenerbahçe'yi. Oyunu kurdurmadılar, sahaya kaosu davet ettiler ve usta oyuncuları Cerny ile de kendilerince şovlarını yaptılar. Bilinmezlik probleminde, Talisca, Fred ve Kostic'e em

İkinci yarıdaki hamleler mantıksız

Nasıl başardılar bilmiyorum ama hatasız olması gerekenlerin, en kötü oynamayı seçtiği geceydi. Rangers'ın attığı gollerin tamamı bireysel yanlışlardan geldi. Szymanski'nin verimsizliği neredeyse rakibi bir kişi fazla oynatır oldu. İkinci golde genç Yusuf ofsaytı bozdu, Cherny'i kimse kovalamadı. Mourinho'nun maç öncesindeki analizi de sahayı tarif

Şampiyonluk şarkısı başladı!

İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe istediğini almıştı. Skoru 3-0'a getirdiği gibi, rakibine de "acaba" dedirtmedi. Birkaç saat önce Galatasaray'ın puan kaybetmesi, Kadıköy tribünlerine de coşkuyu getirdi. Hem maçı yaşadılar hem de uzun bir aradan sonra "Sen şampiyon olacaksın" dizeleri dudaklardan döküldü. Mourinho'nun 3-4-1-2'sinin "taşları" yerine ot

Eksiksiz uyum!

Mourinho, kadro genişliğini kullanıp, yıprananları da bakıma almak için merkezi çok bozmadan rotasyonlarını yaptı. Kazanmaları gerektiğinin farkındaydılar, "altı Türk oyuncu" ilk on birde yerini aldı. Uzun zamandır gözlerden uzak olan İrfan Can Kahveci ile Mert Hakan'ı değerlendirme şansı yakalandığı gibi, devre arasının gözde transferi Talisca da

Irkçı demek utanmazlıktır!

Karşılaşma sonrasında G.Saray'ın açıklamasını görünce yedek kulübesine baktım. Maymun ifadesiyle ırkçı olarak hedef alınabilecek bir siyahi oyuncu vardı; Carlos Cuesta. O da muhtemelen Jose Mourinho'nun eleştirdiği 'itiraz' kalabalığının içinde değildi. Bu açıklamaya 'Şık değil' denilebilir, 'Yanlış ifade etti' de söylenebilir. Ama 'Irkçı' demek en

İki cesaretsiz teknik direktör

İki takımın da "anların" peşine düşmesi sürpriz olmadı. Mourinho kendi sahasında kalmak yerine ön baskıyla rakibinin oyun boyunu uzattı. Akıl pasları yerini uzun toplara bıraktı. Szymanski ve Fred orta sahayı kapatarak rakibi merkezden uzaklaştırdı. Sonuçta ilk yarıda tek şutta kalan, pas koridorları tıkanan Galatasaray karşısında, ustalarının "doğ

Derbinin gölgesinde

Mourinho'nun hesabında tur için gereken skoru alıp, İstanbul'a dönmek vardı. Maç öncesinde "kazanmak için buradayız" dese de, sahadaki takımın vücut dilinde, "tabela bizim olsun" havasını gördük. 4. dakikada Dzeko'nun fırsatçılığıyla En-Nesryi'ye attırdığı golle aslında maçı bitirip, pazartesinin hazırlıklarına başladılar. Fenerbahçe kalan sürede v