Çalhanoğlu olmadan çok eksiğiz. Montella gibi bir "Bırakınız oynasınlar" hocasıyla nasıl eksiğini gideririz, bilmiyorum.
İlk yarının bitişi ile birlikte "Bizim Çocuklar" için de maç bitti. Futbol dengesinde topla oynama dışında her şey bizim lehimizdeydi. En ilgi çekici rakam ise 30'a 15 ikili mücadele üstünlüğümüz oldu. Maçın başında yenik duruma düşmemize rağmen dengeyi ve golleri bulmamız 25 dakikada gerçekleşti. Mücadele üstünlüğümüze, teknik kalitemizi ekleyip, Amerika takımını çok güzel bir şekilde kazanamayacağına inandırdık.
Ama, elbette enteresan bir kelime. İkinci 45 ile birlikte Amerikalılar ilk yarıda yapamadıklarını yapmaya, bizimkiler ise davetkâr olmaya başladı. Rakip sahaya geçemiyoruz desek yanlış olmaz. Duran top organizasyonu, defans arkasına etkilidikine koşular ve arka direkte Zeki'nin kafasının üstüne atılan ortalar. Hepsi rakipte...
Sahadakiler de kenardakiler de seyirci kısmındalar. Beraberliği yakalamaları işten değil. Atamadıklarını, Berke'nin kurtardıklarını "