Gökhan Özcan

Yeni Şafak

"Kendisi bir kuyudur ki…"

Yaşama tecrübesi çok olan kimselerin; kalabalıkların sahiplendiği, delice savunduğu, ölçüsüzce nefret ettiği, hayatında tutmak için çırpındığı şeylerin beyhudeliği karşısında içi yanar da yanar. Gördükleri manzara nettir, aşikârdır, apaçıktır: Bu bir aldanış salgınıdır, histeri krizidir ve yazık ki içi neredeyse her zaman boştur. Farkında olanlar i

Rüzgârsız havalarda

Termometreler hava sıcaklığının mevsim normallerinin çok üstünde seyrettiğini söylüyor; nasıl oluyorsa bu aşırı sıcaklıklar bile buz tutmuş kalpleri ısıtmaya yetmiyor!Bazen insan içinden gelip geçenlerin nereden gelip nereye gittiğini merak ediyor."Seni birkaç kez aradım ama bulamadım" dedi kırmızı desenli tişörtü olan. "Bazen beni ben de bulamıyor

Hiss-i müşterek

Düşüncelerimiz, hissiyatımız, hayallerimiz, edindiğimiz hayat tecrübeleri derûnumuzda bir bütünlük oluşturuyor mu Bizler hayat sürerken önümüze çıkan bir 'şey'in ne olduğuna, nice olduğuna, nasıl olduğuna, nereden geldiğine, nereye doğru gittiğine dair bir 'his'se sahip olurken, iç irtibatlarımızdan, iç oluşumuzdan, öz hissiyatımızdan, fıtrî cevher

Canımızın sesi

Pek çok şey söylenebilir bugünün insanı için, zaten söyleniyor da Kimisi çok yerinde, kimisi laf olsun diye söylenmiş ciddi-gayrı ciddi tespitler Bunlar içinde üstünde en çok kafa yorulması gerekenlerden biri, bugünün insanının 'kendisiyle baş başa kalamayan insan' olduğu tespitidir diye düşünüyorum. Bu tespit kendine, yani kendi hakikatine yabancı

Nihat

Yıllar önce (1993'te) Muharrem Sevil ve Sadık Yalsızuçanlar ile birlikte TRT'de 'Kırk Ambar' adıyla bir program yaptık, program içinde benim, sonradan bir kitabıma isim olarak koyacağım 'Günlerin Gölgeleri' diye bir bölümüm vardı. Kırk Ambar'ın son bölümünde Nihat'ı, kendi dünyası içinde izleyenlere anlatmak istedik. Şimdi 12-13 dakikalık o bölüm "

Steril bir hayat, hayat mıdır

İçimizde bugün bize çok kıymetli görünen şeylerin pek çoğunu, vaktiyle bize çok ağır gelen bedeller ödeyerek elde ettik. Dün o bedelleri ödemeyi göze alamasaydık, bugün içimizde bu zenginliklerle yaşıyor olmayacaktık. Dünyada her şeyin bir bedeli var; iyi şeylerin de kötü şeylerin de Şimdilerde popüler aygıtlar üzerinden insana bedel ödetmeyecek bi

At gözlüğü

Bizim dünya dediğimiz şey kendimiziz aslında; kendi bildiğimiz, kendi yaşadığımız, kendi anladığımız, kendi sevdiğimiz ve yine kendi nefret ettiğimiz şeylerle sınırlı bir şey! Hayattan ne anladığımız kendi insanî kapasitemizin, idrakimizin, bilincimizin izin verdiği kadar! Başkalarının dünyası da kendi insanî çapları kadar! Şaşmaz doğrularımız var

"Uçuruma doğru dolu dizgin"

Vaktiyle doğruluğundan kesin şekilde emin olduğunuz şeyler hakkında bugün hâlâ aynı yerinizi koruyor musunuz Ben pek azı için bunu söyleyebilirim. Geri kalan meselelerde fikrim epeyce ve çoğu zaman esastan değişmiş durumda. Dün düşündüklerimin bugün tamamen tersini düşündüğüm meseleler de var. Oysa neredeyse her zaman her konuda bulunduğumuz noktay

Her şeyin dışında

Yapmak istediklerini bir türlü yapamamak da en az yapmak zorunda olduklarını yapmak kadar yorucu!Georges Perec, 'Uyuyan Adam' kitabında hayatın kargaşa-sından yorulanlar için bir ara bölge oluşturuyor: "Artık hiçbir şey istememek. Bekleyecek bir şey kalmayana kadar beklemek. Avare dolaşmak, uyumak. Kalabalıkların, sokakların seni sürüklemesine seyi

Sığ zihinlerle nereye kadar

İnsanların sanal ekranlarda adeta birbirlerinin kafasını gözünü yararak tartıştığı konulara bakın; bağıra bağıra söyledikleri ve tereddütsüzce fikir kabul ettikleri şeylerin birkaç sığ slogandan ibaret olduğunu göreceksiniz. Bağıra bağıra yapılan tartışmaların pek azında fikrin esamisi okunur; çoğu boş lafazanlıktan ibarettir, tartışanlar sözlerini