Gökhan Özcan

Yeni Şafak

Boş yerleri doldurmak

Başvuru formlarını bilirsiniz; kağıdın üstünde boş bırakılmış yerleri şahsi bilgilerinizle doldurmanız istenir. Bu türden işlemleri olduğundan daha pratik hale getirmek için düşünülmüş bir çaredir. İşe de yarar. Ancak sadece bu tür form-evrak işlerinde Hayatın meselelerini boş bırakılmış yerleri doldurmak suretiyle halletmeye alışırsanız, muhtemel

Gazze'den capcanlı yayınlar

Gazze'de yıkıntılar arasında kısmen de olsa ayakta kalmış bir bina Bombalar camı çerçeveyi indirmiş ama pencere yerinde, bej perdeleri de duruyor hatta. Pencereden harap olmuş Gazze'ye dalıp gitmiş gözlerle bakan orta yaşlı bir baba Elinde beyaz porselen bir fincan Muhtemel ki yıkıntılar arasından bulup çıkardığı çayını ya da belki kahvesini yuduml

İnsanda hayat bulmak

Hayatımızı katılaştıran şey, insanların birbiriyle derinden değil, yüzeyden ilişki kurması büyük ölçüde. Bencilce bir tekillik üzerinden bakıyoruz artık dünyaya. Hayatın paylaştığımız, paylaştıkça da çoğalan, zenginleşen, anlam biriktiren bir şey olduğunun farkında değiliz pek artık. Kimse kimseyi tanımaya, gerçekten tanımaya, onu hikayesi içinde g

Kırılmalar

Gönlümüzce emek verdiğimiz şeyler var; onları birilerinin üstünde görmek istiyor, birilerine yakıştırıyor, üstlerine iliştiriyoruz. Farkına varmıyorlar çoğu zaman; işin hassasiyetine eremiyor, inceliğini bilemiyor, iki tarafta koşuş-tururken üstlerinden düşürüyorlar. İçimiz acıyor ama yerden alıp tekrar üstlerine iliştirmeye çalışmanın da bir anlam

Cepheyi terk etmek

Muhabir, yıkıntılar arasındaki en fazla on yaşında olabilecek Gazzeli küçük bir çocuğa ne hissettiğini soruyor. Zeytin gözlü o güzel çocuğun cevabı hepimiz için bir tokat hükmünde: "Hislerim Sana nasıl anlatsam ki Düşün ki bu sene içinde öleceksin Bir yandan savaş, bir yandan yıkım, bir yandan korku Bize göre en kötü yılımızı yaşıyoruz. Yani böyle

Aklıselim göreve!

Ülkemizde önemli sayıda sığınmacı var, bunların yine önemli bir kısmı da Suriye'deki savaş ortamından kaçarak ülkemize gelen insanlar Geçen asırda Osmanlı sancağı altında beraber yaşadığımız, aynı milletten olduğumuz topluluklar Can ve mal emniyeti olmadığı için ülkelerini terk ederek bizim ülkemize hicret ettiler. Halen büyük sıkıntılar yaşıyorlar

Mesele birkaç kendini bilmez mi

Başlıktaki nitelemeyi toplumun bütününe mal etmekten kaçınmayı istediğimiz durumlar ortaya çıktığında, o durumlara sebep olanlar hakkında kullanıyoruz. Her toplumda toplumun kahir ekseri-yetinin içinde olmadığı birtakım eğilimler ortaya çıkabilir, bunların gerçekten de istisnai sayılması ve toplumun geneline yakıştırıl-maması gerekir. Tabii söz kon

Donup kalan ve rüzgârla sürüklenen

Yaşarken sürekli değişim içindeyken, zihinsel dünyamızda aynı oranda bir akışkanlık ve hareket oluşmuyor. Hayatımız değişirken bizim hayat hakkındaki düşüncelerimiz evvel zamanda bir yerde şekillendiği gibi kalmaya devam ediyor. Bu düşüncelerin hayatla sağlamasını yapmakla ilgilenenimiz de yok pek. Bir şeyleri ezbere tekrarlayıp duruyor ve bunun bi

Uğultu

İnsanların birbirini anlaması, buna bir yol bulabilmesi giderek zorlaşıyor. Bütün konuşmalar bir sağırlar diyaloğu şeklinde gelişmeye başladı. İnsanların çoğu kendi sesinin sarhoşu olduğu için bu iletişimsiz konuş-kanlığın farkında olan da pek yok. Sürekli konuşuluyor ama bu konuş-maların sonunda, büyük kısmı dolaşımdaki ezberlerden devşirilen aynı

İkna ile iman olur mu

İnanmak ve inanmamak insan varoluşunun en temel meselesi Sanıldığı gibi temelde akılla mantıkla ilgili bir konu da değil. Daha çok kalple ilgili Ve kalpten bağımsız olmayan türden bir akılla ilgili İnanma halinin, birilerinin kendi düz ve yine kendi sınırlarıyla sınırlı mantıkları üzerinden ilerleyerek varabilecekleri bir netice olmadığını bilmek g