Fehmi Koru

Karar

Bir ziyaretin ardından düşündüklerim

Dünkü yazımın başlığındaki 'Terörsüz Türkiye süreci' en kritik dönemeçte…" tespitini bir süredir zihnimde taşıyorum. TBMM'de çalışmalarını sürdüren Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Abdullah Öcalan'la görüşmek üzere İmralı'ya gönderdiği üç kişinin adayı ziyareti etrafında cereyan eden tartışmalar bu görüşümü daha da pekiştirdi.B

'Terörsüz Türkiye süreci' en kritik dönemeçte…

İmralı seyahati 'tarihe tanıklık' anlamına gelecek biçimde geçmemişe benziyor. Giderken gittiklerini, döndükten sonra görüşmede geçenleri saklamaya çalışmaları bana bunu düşündürdü.Keşke sürecin her ayrıntısına sahiplik edebilecek durumdaki MHP lideri Devlet Bahçeli üç arkadaşını yanına alıp adaya kendisi gitseydi.İlk süreç -2013-2015- sırasında kü

Adaya da gidildi; peki bundan sonraki hamle ne

AK Parti'den Hüseyin Yayman, MHP'den Feti Yıldız ve DEM Parti'den Gülistan Koçyiğit'in, TBMM'yi veya 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nu temsilen, "PKK'nın kurucu önderi" Abdullah Öcalan'la görüşmeye İmralı adasına gitmesi ile, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin başlattığı 'Terörsüz Türkiye süreci' girişimi yeni bir aşamaya giriyor…Bu

Sürecin yara almadığına neden sevinilmiyor ki…

Ortada büyütülecek bir şey yok. TBMM'de 'Terörsüz Türkiye süreci' ile paralel oluşturulmuş 'Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' üyelerinin çoğunluğu -32 üye- İmralı adasında mahkumiyetini çeken Abdullah Öcalan'ı ziyaret etme yönünde karar aldı işte. Komisyonun CHP'li üyeleri toplantıda bulunmadılar, ama sonuçta istenen oldu. Komisyon

İmralı ziyareti düğümünü çözecek formül…

Düğümü çözecek formül ilk adımı atan kişiden -Devlet Bahçeli'den- geldi: Bir yıl önce -22 Ekim 2024'te- partisinin grup toplantısında konuşurken, birdenbire "Öcalan Meclis'e gelsin, örgütüne silahları bırakma çağrısı yapsın" çıkışında bulunmuştu MHP lideri…Daha önceleri birkaç kez denenmiş, en son 2013-2015 yılları arasında bir süreç haline dönüştü

İmralı'ya gidilmeye hazırlanılırken…

Galiba kısa süre içerisinde TBMM'den bir heyet İmralı'ya gidecek. Ancak ben yine de, şu ana kadarki duruma bakıp bir soru sormaktan kendimi alamıyorum.İngiliz hükümeti İRA örgütü ile silah bırakma müzakerelerini yürütürken, Başbakan Tony Blair şahsen süreç içerisinde yer almış, örgütün lider seviyesindeki biriyle karşı karşıya gelmiş miydi acabaVey

Tavrımı açıklıyorum: İmamoğlu duruşmaları canlı yayınlanmalı

Sekiz aydır gündemi meşgul eden bir konu nihayet iddianamesine kavuştu; iyi de oldu. Zaten sekiz ay boyunca gazete sayfaları ile TV ekranlarında işlenen iddialarla kamuoyu bugüne hazırlanmıştı; iddianamede fazla yeni bir unsur bulunmadığı için bundan sonra yeni tartışma konuları bulmak gerekecek.Tartışmaya değer başka bir konumuz var aslında: Ekrem

3809 sayfa ve temel çelişki

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili iddianame açıklandı açıklanalı zihnimde hep aynı soruyu taşıyorum: Neden bu kadar uzun bu iddianameİddianame 3809 sayfa.Muhatabı olan kişi 19 Mart tarihinden beri cezaevinde ağırlandığına göre, yazılması en az sekiz ay sürmüş olmalı.Muhtemelen belge ve bilgi toplanması işi 19 Mart tarih

Özgür Özel'i dinlerken düşündüklerim…

Cumhurbaşkanı adayı gösterdikleri İstanbul'un büyükşehir belediye başkanı ve kadrosuyla ilgili binlerce sayfa tutan iddianamenin yayımı üzerinden 48 saat bile geçmemişken, CHP'nin genel başkanı Özgür Özel'in karalara bürünüp "Vah, vah" diye dizlerine vurduğunu düşünenlere bir uyarım var: Durum hiç de düşündükleri gibi değil… Dün yakından gözleme ve

'Masumiyet karinesi' mi, o da ne ki

Sonuncuları casusluk ve bazı gazetecilere yönelik iddialar olmak üzere ceste ceste medyada haber ve yorum olarak yayımlandığı için olmalı, İstanbul'un CHP'li belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili davanın iddianamesinin bütününü, hayli kalın olmasına rağmen, sayfa sayfa okumuş kadar olduk. İddianame 3809 sayfaymış… Gazetelerde yer alan ayrıntıl