Eren Aysan

Cumhuriyet

Hangi 12 Eylül

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener'in yazdığı "Eksik Taşlar" romanını. 12 Eylül'ün yepyeni bir sistem inşa ederken aynı zamanda bireylerin üstünden bir buldozer gibi nasıl geçtiğini anlatıyordu bize. Bir baba ve oğlun yıllar sonraki hesaplaşması gösteriliyordu. Baba Erdinç biraz Yiğit Bener, oğul Özgür biraz kendi evladı gibiydi. Okur, romanın kurgu

Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda "kültür politikası" üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek. Siyaset içinde de çokça konuşulmasına rağmen kavramla ilgili bütünlüklü bir tanıma rastlamak olası değil. Bunun temel sebebi olarak, "kültür"ün geniş bir yelpazede karşımıza çıkmasının yanında günlük dilde de rastgele kullanılması gösterilebilir. Sözcüğün g

Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee'nin çok sevdiğim romanı "Utanç"a, bir "modern diller" hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi'nde "romantik şairler" konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız. Gerçekten de yaşlı kurt kendinden otuz yaş küçük bir çocuğun Lord Byron'dan şiirler okuyarak bedenini ele geçirir. Kısa bir sü

İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

"Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları..." Lizbon Felaketi Üzerine Şiir'de Voltaire, 1 Kasım 1755 yılında Lizbon'da yaşanan, rihter ölçeğine göre 9 şiddetinde olan, yüz bine yakın insanın ölümüyle sonuçlanan büyük felaketten söz eder. Şiir, kimilerince kötülükleri abartıyor

Gazze'de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze'ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard'ın İsrail'de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına. Özellikle İsrailli askerlerin bebek mamalarına el koyup onların açlıktan ölmelerine neden olmaları bizi insanlığımızdan utandırıyordu. Maynard bununla da kalmıyor; hastanelerde besin o

Adalet terazisi

Paris'te bir sonbahar günüydü. Cenaze töreninde binler ömrünü sözcüklere adamış bir yazarın ardından gür sesle haykırıyordu: "Germinal!" Zola, maden işçilerinin özgürlük savaşımını, sermayeyle çatışmasını anlatan bir başyapıt bırakmıştı ardında. Roman kişisi Etienne, yeni geldiği kasabada üç kuruş para kazanmak uğruna maden ocağına inmiş, öfkesiyle

Attila Jozsef dosyası

"Notos" dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel'in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor. Attila Jozsef, çocukluk kahramanım. Gizli gizli Behçet Aysan'ın "Acıyla okuyorum Attila Jozsef'i/ ikimiz de doldurup yalnız kederle/ aynı çeşmeden hayatın güğümünü/ tünelleri ayrı bir kara trenle" dizelerini okuyup "Ülke Ülke ağdaş Dünya Ş

Sivastan sonra Rıfat Ilgazı anımsamak...

İstanbul Erkek Lisesi'nden bir delikanlı, Nâzım'ın şiirlerini defterine yazdığı için tutuklanır. Genç öğrenci Rıfat Ilgaz'la aynı koğuşa düşer. Bir gece geç saatlerde hapishanedeki herkesi uyandırıp bahçeye çıkarırlar. "Ne oldu" demeye kalmadan kocaman bir zincir çıkar ortaya. stünde de sağlı sollu kelepçeler. Lise öğrencisi, Rıfat Ilgaz'la karşılı

Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner. Çeşit çeşit ağaçlar var nefessiz kalan, için için yanan. Binlerce canlı var ormanda yaşayan. Dünyanın bize sunduğu doğayı bir avuç rant uğruna talan edenlere sözümüz olmasın mı Orada yaşayanları evlerinden, barklarından ayrılmak zorunda bırakan, malını mülkünü heder eden bu yapılan

Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı. Bu ülkede bellek ve toplumsallık arasındaki kusurlu ilişkinin bizi yorduğu, incittiği gerçeğini sakınmadan söze başlamak gerekiyor. Buna karşın itirazımızı zaman zaman yüksek sesle çoğunlukla da üretime geçerek yapma