Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Bunu ancak bir avuç toprak doyurur!"

Hâce Nizâmeddînhazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine:Fakîr bir adam oltayla balıktutarken pâdişah bunu görüp;"Oltana ilk takılan şey ne olursa, sana onun ağırlığınca altın vereceğim"dedi.Oltaya bir şey takıldı.Ortası delik bir kemik.Hükümdâr;"Şansın bu kadarmış"dedi.Ve o garibi alıp saraya gitti.Adamlarına;"Bu balıkçıya, şu kemiğin ağırlığı

Paha biçilemeyen eski ayakkabı!

Çok fakîr biri,Hâce Nizâmeddînhazretlerinin cömertliğini duyup huzûruna geldi bir gün.Ve arz etti hâlini.Ancak bu velînin, o an için, bir çift eski ayakkabıdan başka yoktu bir dünyâlığı.O "eski ayakkabı"yı verdi ona.Ama az buldu fakîr bu ihsânı.Kendi kendine; "Böyle cömert kimseden, bu da çok az" diyordu.Kederli olarak geri döndü!Ve konakladı bir h

Namaz kılanlara müjdeler olsun!

Hindistan'da yetişen velîlerdenEmîr Hüsrev Dehlevîhazretleri çocukken, babası elinden tutup, büyük velîlerden Hâce Nizâmeddîn hazretlerine götürdü bir gün.Tam dergâh önüne gelince "Babacığım, siz girin" dedi.Ve yanık çocuk sesiyleşu beyitleri okudu kapıönünde;Âşık Hüsrev, kapınızdadır.İçeri girmeye izin var mıdırİzniniz olursa, girer içeri.Yoksa ağ

"Kul için en kıymetli şey nedir efendim"

Büyük velî Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkîhazretleri, ömrünün son "yirmi beş" yılında, rahatça yatıp uyumadı yatağında.Âşıkları, kendisinigörmeye gelseydi;"Allah'tan çok korkunuz! Resûlünü de çok sevip Ona tâbi olunuz. Zîra bütün saadetlerin başı, o Resûle uymaktır"buyururdu.Onlara böyle derdi.Tekrar aşk-ı ilâhîylekalbini dağlardı!Sonra, bu sevgiylegeçerdi

Resûlullah Efendimizin şerefine...

Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkîhazretleri birgün şunu anlattı sevdiklerine;Gâyet fakîr bir kimsenin acele beş yüz dirhemparaya ihtiyâcı olmuştu.Ama kimden istesinEl açıp yalvardı Allaha.Gece yatınca ResûlullahEfendimizi gördü rüyâda.Resûl-i ekrem ona"Nişâbur'da Ebül Hasan adında zengin bir kimse var. Ona benden selâm söyle. İstediğin parayı versin. Rüyâna

"Allah'ın kullarını sevindirin"

Büyük velîKutbüddîn Bahtiyâr Kâkîhazretlerine, birisi bir hediyegetirip arz etmişti.Ancak o reddedip;"Alamam"buyurdu.Isrâr ettiyse de;"Hayır, ısrâr etme"buyurdu.Adam çok şaşırdı!"Niçin almıyorsunuz"diye sordu.Büyük zât;"Bizim büyüklerimiz; kimseden bir menfaat kabul etmediler ki, ben de alayım. Eğer kabul edersem, yarın mahşer gününde büyüklerimizi

"Bir daha böyle bir teklîfle gelmeyin!"

Bir gün, saray nâzırı,Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkîhazretlerininhuzûruna gelerek;"Efendim! Falan falan köylerin bütün gelirlerini, izninizle size bağlamak istiyoruz. Siz de talebenize sarf edersiniz"dedi.Ancak kabul etmedibu teklîfi büyük velî.Nâzır şaşırdı!Çok da merak etti.Ve sordu hemen:"Bağışlayın hocam, neden istemiyorsunuz acabâ""İhtiyâcım yok da o

İbâdeti kusurlu görmek, kıymetini artırır!

Kutbüddîn-i Bahtiyâr Kâkîhazretleri, fakîrâne bir hayat yaşardı. Hâlbuki Sultân bile emrini bekliyor,"Bir işâret buyurun, kâfi"diyordu.Buna rağmen kimseden bir şey istemezdi.Mübârek hanımı, bakkaldan borç olarak bir şeyler almak istediğinde; bakkalın hanımı onu üzecek şeyler söylemişti.Akşam eve geldiğindebeyine, anlattı olanları.Büyük velî;"Ey han

Rezil rüsva olan iftiracı kadın!

Kutbüddîn-i Bahtiyâr Kâkîhazretleri bir gün, o yerin Sultânıyla kol kola dolaşıyor, devlet erkânı da az geriden onları tâkip ediyordu.Derken ağlayıp feryat edenbir "kadın" çıktı önlerine!Ve sultâna yaklaşıp;"Efendim! Lütfen bizi nikâhedin. Çok zor durumdayım"diye dert yandı.Hükümdâr sordu:"Kiminle nikâhlanmak istiyorsun"Kadın, Kutbüddînigöstererek

Bir sarhoşun ibretlik tövbesi!

Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkîhazretleri bir gün şunu anlattı:Bir arkadaşla sefere çıkıp, bir nehrin kenarında mola verdik. Ancak garip bir hâdise oldu orada.Şöyle ki;Biz orada otururken koca bir akrep, hızlı hızlı gidiyordu. Ben, arkadaşıma;"Bak, bu akrep süratli gidiyor. Onun bu gidişinde bir hikmet olsa gerek" dedim.O da hak verdi bana.Tâkip ettik o ha