"Bunu ancak bir avuç toprak doyurur!"

Hâce Nizâmeddînhazretleri, bir gün şunu anlattı sevdiklerine:Fakîr bir adam oltayla balıktutarken pâdişah bunu görüp;"Oltana ilk takılan şey ne olursa, sana onun ağırlığınca altın vereceğim"dedi.Oltaya bir şey takıldı.Ortası delik bir kemik.Hükümdâr;"Şansın bu kadarmış"dedi.Ve o garibi alıp saraya gitti.Adamlarına;"Bu balıkçıya, şu kemiğin ağırlığınca altınverin!"diye emretti.Memurlar o kemiği alıp terâzinin bir kefesine koydular. Öbür kefeye de altın liralarkoymaya başladılar.Bir, beş, on, yirmi, elli...Hayret!Kefe doldu taştı.Ama kemik tarafı "bir milim" bile oynamadı yerinden."Bunda bir sır var" dediler.Ve bir bilge kişiye gidip"Bu işin sırrı nedir"diye sordular.Bilge kişi dedi ki: