Abdüllatif Uyan

Türkiye

Mürşidiminasıl tanıdım

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin sevdiklerinden Abdullah-ı Hâcendî anlatıyor:Ben, gençliğimde "bir mürşidim olsa da kendisine hizmet etsem" diyordum.Bu istek dayanılmaz hâl alınca Hakîm-i Tirmizî hazretlerininkabrine vardım.Rûhuna "Fâtiha" okudum.Ve ondan yardım istedim.O ara uyumuşum. Nûrâni "bir zât" göründü rüyâda.Ve bana b

Kalpteki altın sevgisi!..

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin bir talebesi anlatıyor:Ben Semerkant'ta iken Behâeddîn-i Buhârî ismini işittim.Ve çok merak ettim.Gayriihtiyârî sevdim ve onu görmek niyetiyle Buhâra'ya gittim. Annem, dört altındikmişti gömleğime.Buhâra'ya vardım.Bu velîyi aradım.Sohbetine katılıp, beni de talebeliğe kabul etmesini istedim."İ

"Hüseyin, atla şu suya!"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri, bir gün bâzı talebeleriyle yolculuğa çıkmışlardı.Yolda bir ırmak vardı.Çok da yorulmuşlardı.Dinlenmek için oturdularSu, şarıltılı ve heybetli akıyordu!Görünüşe bakılırsa derindi de.Büyük velî, Emîr Hüseyin adındaki talebesine bakıp;"Hüseyin! Kalk, şu ırmağa atla!"diye seslendi.Emîr Hüseyin;"Başüs

"Burada hiç uyunur mu evlat!.."

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri, talebesinden birini bir yere göndermişti.Talebe, işini hâlledip geri dönerken bir ağaç gölgesinde dinlendi biraz.Fakat çok yorgundu.Uyuyakaldı oracıkta.Derin bir uykuya dalmıştı ki, rüyâsında hocasınıgördü.Mübârek, hiddetle;"Oğlum! Hiç burada uyunur mu Hemen kalk, terk et burayı. Burası tehlikeli

"Sizi incittim, çok pişmânım efendim"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerine, bir gün birisi hakâret etmişti.Mübârek zât sustu.Karşılık vermedi.Aradan bir müddet geçti...Adam birden hastalandı.Ve "ölüm" hâline geldi.Hatâsını anlayıp pişmân oldu yaptığına ve affetmesi için haber gönderdi bu velîye.Mübârek, acıdı yine.Ziyâretine gidip;"Nasılsın"diye sordu.Adam kendini zorl

"Yediğin lokmalara dikkat et!"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin bir talebesi bir gün bu zâta gelerek;"Efendim, namazlarımdan hiç zevk alamıyorum, tasavvuf hâllerim de iyi değil, bana ne tavsiye edersiniz" diye sordu.Büyük velî;"Yediğin lokmalara dikkat et"buyurdu.Talebe yediklerini araştırdı...Helâldi hepsi de.Tekrar gelerek;"Efendim araştırdım, yemeklerimi

Öfkeyle pişirilen yemek!..

Büyük velî teşrîf etti...Yanında biri de vardı.Sofra geldi, yemekler kondu.Fakat mübârek zât yemiyordu.Ev sâhibi merak etti...Ve hattâ çok üzüldü!"Acabâ bir hatâ mı işledim" diyordu içinden...En nihâyet;"Efendim, yemeklerimiz, şahsî malımdan olup helâl ve tayyiptir. Tek kuruş haram karışık değildir, rahatlıkla yiyebilirsiniz"diye arz etti saygı ve

Her işinde sünnete uyardı...

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri, orta boylu, nûrlu ve sevimli bir zâttı.Mübârek sakalınınbeyazı daha çoktu.Ne hızlı yürürdü,ne de çok yavaş.Güler yüzlü ve tatlı dilliydi.Konuşurken mübârek yüzünü konuştuğu kimseye döndürür ve tâne tâne konuşurdu.Kahkahayla gülmezdi.Tebessüm ederdi.Kimseyi küçük görmezdi.Güleryüzle karşılardı her

Cennetten açılan pencere...

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri vefât edince; büyük bir cemaatle kılındı namazı.Ve defnedildi nurlu kabrine.Bir talebesi telkîn verdi.Hepimiz hüzünlüydük.Abdülkâdir adında çoksevdiği bir talebe vardı.O, gördüğü enteresan bir vakâyı şöyle anlatır:Mübârek hocamızı defnedince kabirdeki hâlini merak ettim...Haddim olmayarak teveccüh

"Benim için mezar kazın!"

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin talebesi olan Alâeddîn-i Attâr hazretleri anlatıyor:Hocam ölüm döşeğindeydi.Çok üzülüyorduk.Son günleriydi.Huzûruna girdim.Bana dönüp;"Alâeddîn! Benim için bir mezar kazıp hazır edin!"buyurdu."Başüstüne efendim" dedim.Ve çıkıp îfa ettim bu emrini.Sonra huzurlarına gelip;"Kabir yeri hazır efend