Sebahattin Yaşar

Yeni Asya

Kâinatın ritmi esma musikîsi

Vakıa o ki, nefes nefes dokunuyor her şey. Kader ağları ilmek ilmek desen oluşturuyor, nefes nefes nota seslendiriyor âdeta.İnsan nereye gitse farklı bir melodi, nereye yönelse farklı bir musikî onu takip ediyor. Mekânların, insanların, canlıların ayrı ayrı sesi var, ruhu var. Her bakış bir dokunuş, her kelime farklı bir enstrüman ve ömür ahenk içi

Can sıkıntısı

Sıkıntılı insanları hiç sevmezdim. "Ona canı sıkılıyor, buna canı sıkılıyor böyle olur mu, kovala gitsin canını sıkan şeyi" derdim içimden.Durum hiç de öyle değilmiş. Düşünüyorum, görünürde hiçbir problem yok. Yok, gerçekten yok. Ama gel gör ki ciddi canım sıkılıyor. Haydi bakalım, çöz çözebilirsin, at atabilirsen sıkıntıyı üzerinden. Gitmiyor, yap

Geçinmek/geçinememek

Kader, -hikmeti gereği- sana bana sormadan 'beraber yaşayacaksınız' demiş. O gün bu dündür karşılaşıp duruyoruz işte. İmtihanımız bu. Beraberce yaşamamız murat edilmiş. Madem ki beraber yürünecek bu yollar, o zaman biz yol arkadaşıyız demektir. Bunun bir hukuku var.Neden bir zenginlik olarak görmüyoruz o vakit bizim size sizin bize uymayan taraflar

İrade ve ihtiyarımın dışında gelişmeler var

Bu yaşadığım halet her zaman olmuyor. Olduğu zamanlarda da irademin devrede olmasıyla da olmuyor.Bir de bakmışım gözlerimden yaşlar boşanıyor. Bir de bakmışım akan insan kalabalıklarından çekilip bir sakin kenar mahalle camisinin köşesinde, başım avuçlarımın içinde, gitmişin ötelere. Yine bir de bakmışım tanıdığım ama çok da tutumlarını sevmediğim

Benim niyetim bu değildi

İçimde karşılığı olan ve "yaz," "yaz" diye dürtüp duran bir duygu durumumu yazıp, ondan kurtulmak, o yükü indirmek için geçiyorum bilgisayarın başına, bir heyecanla yazmaya başlıyorum.Yazıyorum, yazıyorum, yazıyorum... Tam "ohh," kurtuldum diyecekken birden beklemediğim bir taraftan tokat şaklatır gibi bir darbe geliyor ve yazıya oradan tekrar giri

Misafir ne kadar ev sahibidir

İnsan bu, garip bir varlık. "Ben," "kendim," "benim" deyip duruyor her şeye. İnsanın "ben" dediği, "benim" dediği şeyler, ne kadar "kendi"nindir. Misafir, ne kadar ev sahibidirBazen "Kendime söz geçiremiyorum," "Düşündüklerimi dile dökemiyorum," "Hayallerim gerçeklerle uyuşmuyor" denir. Bir taraftan da "Bir ben vardır bende benden içeru" der içerid

Duygu mu bedeni, beden mi duyguyu taşır

Bir ağırlık var bugün üzerimde. Kiloma bakıyorum aynı, boyumda bir değişiklik yok ama ağır bir yük var sırtımda. Yürüyemiyorum, yollar zor geliyor, uzuyor da uzuyor.Gülemiyorum, ağır duygular sevinçlerimi eziyor. Birazcık uyuyayım diyorum, rüyalarıma giriyor, dağıtıyor her yeri duygular. Cismimin bir önemi yok, etten kemikten varlığım. Ama o duygul

Her damla gözyaşı ne çok 'kelime'dir

Damla damla düşer kelimeler gözlerden. Her biri, yeni bir dünyanın yörüngesinden savrulması gibi bir yıkımdır, ya da her dem yeniden kurulan bir dünyanın imarıdır.Son zamanlarda takıldık 'kelime'lere, 'kelime', 'kelime' gidiyoruz. Doğarken 'doğdu' dediler; sonra 'yaşıyor' kelimesiyle şöyle bir gezinti yaptık, sonra da sahneyi 'öldü' kelimesiyle kap

Kelimeler(l)e soğumak

İnsan kelime kelime ısınır, kelime kelime soğur. Kelime kelime kurulur anne ile bağ.Nefes nefes hayat dokunur bedene, ruha. Gayb âleminden gelen duygular ile şehadet âleminde yaşayan bedenler tanıştırılır dünya menzilinde. Böylece birinin adı anne, birinin adı evlât olur. Baba, önce dilde hece hece kelime olur, sonra gönülde baba. Bu birliktelik bi

Hizmete tutunabilmek

Risale-i Nur okuma programları 'tutunanı' yeni yeni dünyalara taşıyor.Her program, onlarca yeni pencere, o pencereden seyredilen çeşit çeşit içerikler sunuyor. İnsanla ve insan içerikleriyle zenginleştiğinizi hissediyorsunuz. Programın içinde derinlemesine bir yenilenme, zenginleşme, çeşitlenme hasıl oluyor. En son okuma programımızı liseli gençler