Ali Rıza aydın

Yeni Asya

Onların da günü var

19 Haziran Pazar günü Babalar Günüymüş!Oğlum beni tebrik için söyleyince anladım. Meğer ülkemizde, ilgililerce, her yıl Haziran ayının üçüncü Pazar gününün "Babalar Günü" olarak kutlanması kararlaştırılmış. Bilmeyen birçok kişiden biri olarak, ben de bilmiyordum. Çoğu zaman "Anneler Günü" denen ve olanca duyguların ona sığdırılmaya çalışıldığı "gün

Sabreden derviş

İlk nefesten son nefese meşakkatle dolu, yol.Bir nutfeden, makbereye kadar ne evreler yaşanıyor... İnişler çıkışlar, dertler çileler olduğu gibi; sevinçler, saadetler sıra sıra, yürüdüğümüz bu yolda. "Engellemek, hapsetmek; güçlü ve dirençli olmak" anlamlarındaki "sab" kelimesi, ahlâk terimi olarak "üzüntü, başa gelen sıkıntı ve belâlar karşısında

Farkı, fark etmek

Zaman hızlı ilerliyor.Geçen, geride kalan zaman zarfında çok şey değişiyor, çok şey... Eskiler, müstamel; yeniler ise müstakbel oluyorlar, hayatın seyelanı içinde. İstikbalin değerleri, gençleri ise aksiyon istiyor, aktivite bekliyor, hareket etmeye meyyal. Gençler, deli kanlı ya... Bu ihtiyacı görmek lâzım! Şayet görmez, göremez ihtiyaca cevap ve

Çaya düştü, vatandaş

Bu başlığı okuduktan sonra merak edep, bana, "Nasıl düştü" sorusunu yönelten okuyucularım olacaktır.Tıpkı, bir tarihte, mahallemizin bakkalı hakkında, "Bakkal Yaşar çatıya düşmüş" haberini duyduğum zaman benim de merak edip, "Nasıl düşmüş" dediğim gibi... Sordum, soruşturdum; bizim Bakkal Yaşar havadan yere değil, yerde, yola sıfır seviyede bulunan

Etme bulma dünyası

Bu dünya kötülük yapanın kötülük gördüğü bir yerdir. Hiç kimse, yaptığım yanıma kalır; gün olur, devran döner, her şey unutulur diye düşünmemelidir.Çünkü dünya, etme bulma dünyası. Şayet zâlim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorsa, bu, bunların yakasının bırakıldığı, karşılığını görmeyecekleri manasına gelmez. Yarın Huzur-u İl

Gör ey gözüm, gör

Ruha ferah, cana safâ ilbahar ve ardından gelen şu yaz mevsimi, adım adım sardı dünya yüzünü.Tıpkı bizim de, ahiret yurduna adım adım yol aldığımız gibi. Halk edilen her şey özel, her şey güzel... Mesele, farkı fark etmek! Güz mevsimini kıyamete numune olarak gören insan, nebatatın ve birçok hayvanatın yeniden dünya yüzüne gönderildiği şu günleri,

ANA

Bir anaya en yakışan, ancak "ana" sözüdür Evlâdının her derdine, merhem, ana özüdür Her ne dese, her ne yapsa haddi aşıp, evlâdı Sağanağa dönecek göz, yine, ana gözüdürEvlât bilmez yaşananı, yaşamaya bakarak Sevabını, heder eder, ana kalbi kırarak Yine ana, tamir eder; sepler, onun özrünü Dilde, dua; Mevlâ'sının, huzuruna durarak Ne menem şey, b

Yitik

Sizce değerli olan bir zatî eşyanızı, sahip olduğunuz bir nesneyi yitirseniz, üzülürsünüz. Buluğunuzda ise, sevinirsiniz. Küçük büyük fark etmez.Uykunuzu yitirseniz uykusuz kalır, sağlığınız bozulur. Sevdiğiniz birini, bir dostunuzu ya da dostlarınızı yitirseniz; huzurunuz bozulur. Çünkü dostluk, zor kazanılan bir değer. Değerlerin, değerini bilmem

Kur'an ile hemdem olmak

Âlemlerin Rabbi, Kur'an-ı Kerîmde; "Şüphe yok ki bu Kur'an en doğru yola iletir"1 buyuruyor.Şu son günlerini yaşadığımız Ramazan-ı Şerifin bir adı da, bu gece idrak ettiğimiz; inşallah ihya ettiğimiz Leyle-i Kadr'e ve bu gecede indirilmeye başlamasına izafeten Şehru'l-Kur'an; yani, Kur'an ayıdır. Akla gelen bir soru: Kur'an'ı gönderen, Nûr; Kur'an'

Onsuzluğu, o gidince anladım

Unu eleyip, eleği duvara astığım ve evde bulunmaya başladığım zaman zarfında, zaruret olmadan işlerinin ucundan pek tutmazdım. "Ev işleri, hanım işi" dercesineSerde erkeklik, serde kazaklık var ya! Gerçi merhume eşim bu hususta bana fırsat vermez, elinden geldiğince, gücü yettiğince her işini yapardı. Tâ ki, güç yetiremediği işler oluncaya kadar.