Onsuzluğu, o gidince anladım

Unu eleyip, eleği duvara astığım ve evde bulunmaya başladığım zaman zarfında, zaruret olmadan işlerinin ucundan pek tutmazdım. "Ev işleri, hanım işi" dercesineSerde erkeklik, serde kazaklık var ya! Gerçi merhume eşim bu hususta bana fırsat vermez, elinden geldiğince, gücü yettiğince her işini yapardı. Tâ ki, güç yetiremediği işler oluncaya kadar. Elbette ki onları, ben yapardım; ardı sıra, tepkisine bakardım. Netice Neticesi; bunun için dua üstüne dua eder dururdu. Ev işine yardım etmek, zül değil. Bilakis, eşlerin işlerine yardım etmesi, sünnettir. İşte, Âlemlerin Efendisi'nin (asm) eşlerine yardımdaki birkaç örnek davranış: Elbisesini mübarek elleriyle kendisi dikip yamar; ayakkabılarını tamir eder, koyunlarını sağar; hatta hamur yoğurduğu zamanlar bile olurdu. Buyurun! Bize ne oluyor ki, kendimizi dev aynasında görüyoruz Ondan çok memnunum ve razıyım. Rabbim de razı olsun, eşimden. O, şimdi bu dünyada değil. Fâniyâtın her kahrını bitirdi; ecel geldi, öz yurduna götürdü. Sağlığında ona, yeteri kadar yardımcı olmadığıma; ona yapamadıklarıma o kadar çok hayıflanıyor, o kadar çok üzülüyorum ki, tarif için söz yetmez. Hep, "keşke" deyip duruyorum. "Keşke"lere, keşke fırsat vermesek; pişman olup, keşkelerle, ömrü heder etmesek! Ruha doğan iyi niyet, muhataba özeldir; tehir etmez, zamanında yapar isen, güzeldir. Biliyor musunuz Şu an, koca evin, -büyük küçük- işleri kalanlara kaldı, bak! Peki, şimdi kılıbık mı olduk Fatma Hanım, hastahaneden eve geldiği ilk günlerden bir gün, ortalıkta dört döndüğümü görünce, bana; "Hanımlık, kolay değil" demişti.