Kur'an ile hemdem olmak

Âlemlerin Rabbi, Kur'an-ı Kerîmde; "Şüphe yok ki bu Kur'an en doğru yola iletir"1 buyuruyor.Şu son günlerini yaşadığımız Ramazan-ı Şerifin bir adı da, bu gece idrak ettiğimiz; inşallah ihya ettiğimiz Leyle-i Kadr'e ve bu gecede indirilmeye başlamasına izafeten Şehru'l-Kur'an; yani, Kur'an ayıdır. Akla gelen bir soru: Kur'an'ı gönderen, Nûr; Kur'an'ı getiren nûr; Kur'an'ın geldiği kimse, nûr; öyleyse, bizler neden gaflet karanlıklarındayız Cevap: İnsanlık Kur'an'a sırt çevirdiği için, hükmüyle amel etmediği için tökezledi ve düştü. Yine Kur'an'a; Kur'an'ın nûruna tutunarak ayağa kalkacak, inşallah. Meşhur bir söz; "Yiğit düştüğü yerden kalkar." Bediüzzaman, "Fikrin sönük ise, Kur'ân'ın güneşi altına gir. İmanın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin yerine her bir âyet-i Kur'ân, birer yıldız misillü sana ışık verir"2 diyor. Yani, ayağa kalkmanın yolunu gösteriyor. "İnmemiştir Kur'an, bunu hakkıyla bilin, Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için" derken, Mehmet Akif, Kur'an'ın, hayatın her merhalesinde, her safhasında yaşanması gerektiğini kastediyor olmalı. Kur'an öyle bir hayat iksiridir ki: Muhammed İkbal'in deyimiyle, "Yol kesenler Kur'an'ı okuyup öğrenince, yol gösterici oldular." Ve yine Kur'an, öyle bir mükâfat vesilesidir ki, Süyan-ı Sevrî, "Kişi Allah için Kur'an okuduğu zaman, melek onun alnından öper" diyor. "Müslümanların izzeti ve hürriyeti, İslâm'ın asil kaynağı olan Kur'an ve Sünnettir" tesbitinde bulunuyor, Muhammed İkbal. Zira "Kur'ân hem zikirdir, hem fikirdir, hem hikmettir, hem ilimdir, hem hakikattir, hem şeriattır, hem sadırlara şifa, mü'minlere hüdâ ve rahmettir."3 "Yaş ve kuru her şey Kitab-ı Mübin'de vardır"4 buyrulduğu üzere; hayatı da mematı da tanzim eden, tarif eden Kur'andır. Yine Kitabullahta, "Şu Kur'an, insanların kalp