Etme bulma dünyası

Bu dünya kötülük yapanın kötülük gördüğü bir yerdir. Hiç kimse, yaptığım yanıma kalır; gün olur, devran döner, her şey unutulur diye düşünmemelidir.Çünkü dünya, etme bulma dünyası. Şayet zâlim izzetinde, mazlum zilletinde kalıp, buradan göçüp gidiyorsa, bu, bunların yakasının bırakıldığı, karşılığını görmeyecekleri manasına gelmez. Yarın Huzur-u İlâhîde, o dehşetli hesap gününde kurulacak mahkeme-i kübraya tehir ediliyor,1 demektir. Peygamber Efendimiz (asm), "Dilediğini yap; mutlaka karşılığını görürsün"2 diyor. Hadi bakalım, gel de dilediğini yap. Mesele vahim! Cenab-ı Hak, Kitabında bu konuyu açıkça şöyle bildiriyor: "Göklerde ne var, yerde ne varsa hep Allah'ındır. Böyle olduğu için, sapıtanı ve doğru yolda olanı çok iyi bildiği; yaptıklarını kaydettiği içindir ki, kötülük işleyenleri, yaptıklarının karşılığı ile cezalandıracak, iyi hareket edenlere de en güzel mükâfatı verecektir"3 Ahiret, dünyada kazanıldığına göre; orada yaşananlar, bu dünyadaki hâlimizin bedeli. Rivayet o ki; bir gün, telaş içinde gelen Ukalâ-yi mecânînden, yani deli görünüşlü akıllılardan olan ve Abbâsî halifesi Hârûnürreşîd'le olan yakın münasebetiyle bilinen Behlûl-i Dânâ'ya,4 "Bu telaş ne, nereden geliyorsun" diye sorarlar. Behlül-i Dânâ: "Cehenneme ateş almaya gitmiştim. Oradan geliyorum" der. "Alabildin mi bari" sorusuna