Abdüllatif Uyan

Türkiye

"Çimen, hiç gül olabilir mi"

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin sevdiklerinden Tâhir Efendi anlatıyor: Bir gün Efendi'ye gittim. Yolda kendi kendime; "Biz ne kadar uğraşsak da tasavvufta yükselemeyiz. Efendi'ye ricâ edeyim. Bize bir teveccüh etsin de yüksek derecelere yükseltsin" dedim. Bu düşünceyle vardım huzûra. Manolya ağacı vardı bahçede. Çimenler büyümüştü. Güller de açmışt

Teyemmümü niçin öğretmiş

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin sevdiklerinden Sabri Bey anlatıyor: Efendi hazretleri bir gün teyemmümü anlattı bana. Ne zaman yapılır Ve nasıl yapılır Hattâ bir (tuğla) getirip onun üzerinde bizzât göstererek tarif etti. Sonra bana yaptırdı. Sonra bir daha, bir daha Ve sordu bana: "Sabri, iyice öğrendin mi" "Evet öğrendim" dedim. İyi de niçin öğre

"Sabri hasta mısın, neyin var"

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerini seven Sabri Bey anlatıyor: Bir gün rahatsızlandım birden. Acele hastaneye gittim. "Apandisit" teşhisi koydular. Ve ameliyat için gün verdiler. O gün hastaneye gitmeden önce Efendi'ye uğradım. Elerini öpüp oturdum yanında. Bana şöyle bir bakıp sordu: "Sabri, sen hasta mısın" "Biraz efendim" dedim. "Neyin var" Ağrıyan y

"O kitapları çıkardın mı evden"

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerini sevenlerden Tâhir Efendi anlatıyor: Efendi Baba bir sohbetinde; "Evliyânın huzûruna dolu giden, boş döner. Boş giden dolu döner" buyurdu. Sonra bana dönüp sordu: "Evinde zararlı kitap var mı" "Çok kitaplarım var" dedim. Ve birkaçını saydım. "Onları evden çıkar!" buyurdu. "Peki efendim" dedim. Eve varıp, tek tek baktım

Çok merak etmiştim bu zâtı!..

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin talebesi Tâhir Efendi şöyle anlatıyor: Ben Kerkük'te tahsil görmüştüm. Arabî ve fârisîyi iyi öğrenmiştim. İlim meclislerinde söz sâhibiydim. Bir gün yanıma bir dostum geldi. "Ben büyük bir âlim tanıdım" dedi. Sordum hemen: "Kimmiş bu âlim" "Abdülhakîm Arvâsî" dedi. Ve fazîletlerinden bahsetti. "Onunla görüşebilir miy

"Bu zamanın kutbu hangi velîyse"

Bitlis'te bir kış günü bir genç köyden şehre gidecekti. Atına atlayıp düştü yollara. Fakat yolda tipiye yakalandı. Öyle ki göz gözü görmüyordu. Bir adım ileri gidemiyordu. Geri de dönemiyordu. Gözlerini kapayıp yalvardı: "Yâ Rabbî! Bu zamanın kutbunu imdâdıma yetiştir!" Gözünü açınca, birini gördü. Nûrlu ve sevimli bir zâttı. Eliyle işâret ederek;

''Sipariş veren oldu mu bu ara''

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerini çok seven İlyas Efendi vardı. Ayvansaray'da marangozluk işleri yapıyordu. Bir gün yaşlıca bir kadın geldi bu zâtın dükkânına. Kapı pencere siparişi verdi. İlyas Efendi sordu kadına: "Nasıl bir şey istiyorsun" Kadıncağız; "Evim, tek odalı. İlâve bir oda yaptırıp ikinci odayı kirâya verip geliriyle geçineceğim" dedi. Yi

"Evet, tıpkı söylediğin gibidir!"

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin yıllarca özel hizmetini yapmakla şereflenen Şâkir Efendi şöyle anlatıyor: Efendi Baba ile, büyük velî Abdülfettâh-i Akrî hazretlerinin kabrini ziyârete gittik. Ayakkabılarını çıkardı. Kabristana çorapla girdi. Sonra bana dönüp; "Gözlerini yum ve ne gördüğünü bana söyle" buyurdu. Gözlerimi yumdum. O anda uzun boylu, h

"Çocuğumuz hiç konuşamıyor!"

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri, büyük âlim ve evliyâdır. Talebesinden biri anlatıyor: Bir gün Efendi Baba ile câminin önünde oturuyorduk. Dilsiz bir çocuk getirdiler huzûra. On-on iki yaşında görünüyordu. Ve hiç konuşamıyormuş. Anne baba çok çâreler aramış. Ama bulamamışlar. Nihâyet o yere Abdülhakîm Arvâsî adında bir evliyâ zâtın geldiğini du

Çocuğunuzu çatıda görürseniz

Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin Akhisarlı bir talebesi, bizzât yaşadığı bir hâdiseyi anlatıyor: Efendi'nin vaazına gitmiştim. Oturup dinlemeye başladım. Ama ben câmiye girip de oturunca, birden değiştirdi mevzûyu. Ve bana bakarak: Kardeşlerim, içinizden biriniz akşam eve gittiğinde görse ki, küçük oğlu evin damına çıkmış güvercin kovalıyor. Hiç hey