"Bu zamanın kutbu hangi velîyse"

Bitlis'te bir kış günü bir genç köyden şehre gidecekti. Atına atlayıp düştü yollara. Fakat yolda tipiye yakalandı. Öyle ki göz gözü görmüyordu. Bir adım ileri gidemiyordu. Geri de dönemiyordu. Gözlerini kapayıp yalvardı: "Yâ Rabbî! Bu zamanın kutbunu imdâdıma yetiştir!" Gözünü açınca, birini gördü. Nûrlu ve sevimli bir zâttı. Eliyle işâret ederek; "Şu taraftan gidersen, şehre ulaşırsın!" dedi. Ve kayboldu gözden. Genç, kurtulmuştu. İyi de kimdi bu zât Bir türlü çıkaramadı. Otuz sene sonra İstanbul'a geldi. Namaz için Bayezid Câmii'ne girdi. Bir hoca, kürsüde vaaz ediyordu. Kendi kendine; "Bu zâtı bir yerde gördüm" dedi. Zihnini zorladı, çıkaramadı. Vaaz bitti, Abdülhakîm Efendi doğruca bunun yanına