Zeynep Oral

Cumhuriyet

Madımak katliamı dün müydü, yarın mı

Sivas'ta "Şeriat isteriz" diye, "Dinsizlere ölüm" diye bir araya gelip sekiz saat boyunca uluyan, yetinmeyip ellerinde baltalar, sopalar sekiz saat boyunca yıkıp kıran, sonunda Madımak Oteli'ni saran, ateşe veren, içeridekileri diri diri yakan cahiller, yobazlar güruhu bugüne dek adeta ödüllendirildi. Orada öldürülen 33 aydınımızı her gün yeniden v

'Uzun Yürüyüş 68' bitmedi, bitmeyecek...

İstanbul'da Yedikule Gazhanesi Hangar'ı gördünüz mü Ben geçen hafta sonuna dek görmemiştim. Oysa tam 150 yıllık bir geçmişi var. (1873'te Fransızlara yaptırılmış. Yaklaşık dört yüz feneri besleyecek, kapasitesi artırılarak havagazı temin edecek gazhane 1880'de hizmete girmiş.) Bir zamanlar Suriçi'nin aydınlatma kaynağı olan Yedikule Gazhanesi, İsta

Yine AKM üzerine,

"Sevgili okurlar, Geçen pazar "Uygarlık ve rezillik bir arada" başlıklı yazımda hem Cem Mansur yönetiminde Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın çok başarılı konserini paylaşmış hem de Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) "ruhunu yitirdiğine" ilişkin eleştirilerimi sıralamıştım. Ben bir dokundum, binlerce "ah" işittim. Okurların çoğu yakınmalarını,

Savaşla barış arasında...,

"Dün Türkiye Cumhuriyeti'nin yolunu açan, devrimler aracılığıyla bu topluma onurunu kazandıran zaferi kutladık. Atatürk'üm, Mustafa Kemal'im diyerek o yüce insanı, ve silah arkadaşlarını andık. Bedenimin, ruhumun, kimliğimin her zerresine işlemiş Atatürk sevgisi ve saygısının, bağımsızlık savaşı kadar, milli egemenlik kadar, Aydınlanma ve çağdaşlaş

Uygarlık ve rezillik bir arada,

"23 Ağustos Çarşamba akşamıydı. Taksim'de Atatürk Kültür Merkezi'ndeydi. O güzelim salon tıka basa doluydu. O dev sahnede Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası yerini almaya başladığında sahneye adımını atan her gençle birlikte alkışlar çoğalıyordu...Onlara bakmaya kıyamıyordum. Öylesine güzel, öylesine genç, öylesine heyecanlıydılar. Azimliydiler.

Eğitimdeki yangın,

"Ülkem yanıyor. Çanakkale'de ya da güneyde yükselen alevlerden söz etmiyorum. Onları söndürmemiz zor da olsa, liyakatsiz ellere de bırakılsa, itibardan tasarruf etmemek uğruna araçsız gereçsiz de olsa, yine de bir şekilde söndürülüyor... Gelin görün ki eğitim alanındaki yangını söndürmek, bin kat daha zor, daha acımasız ve çok daha uzun zaman alaca

Meci,

"Sevgili okurlar,Rize'nin Fındıklı ilçesindeyim. Doğa buraya yeryüzünün tüm nimetlerini yığmış; buranın insanı da o güzellikleri çoğaltmak, yoğunlaştırmak için ellerinden geleni yapmış; kültürle, sanatla, toplumsal sorumlulukla güçlendirmiş... Ah bir de ülkeme egemen olan "Bu bizden, bu düşmandan. Bizden olmayan belediyeler kahrolsun" düşüncesi yan

Barış'a mektup,

"Sevgili Barış, canım Barış, güzel arkadaşım Barış, meslektaşım Barış, Cumhuriyet gazetesinde yoldaşım, Nâzım Hikmet Vakfı yönetiminde omuzdaşım Barış... Susturmaya çalıştıkları ama bir türlü kimselerin susturamadığı Barış Pehlivan. Eğer bu gazete hapishaneye girer de bu mektubu okursan, bil ki Türkiye'de herkes ama herkes, seni oraya sokanlar dahi

Bir gün ağaçlar sizden intikam alacak,

""Beyaz kayın sallanarak düşüyordu. Ama o düşerken, McKay tuhaf bir manzarayla karşılaştı: Ağacın yakınında bir köknar büyüyordu. Ve daha ufak olan ağaç, devrilirken sevgilisinin kollarında bayılan bir genç kız gibi, bu köknarın üzerine düştü. Orada öylece yatıp titrerken köknar ağacının geniş dallarından biri beyaz kayının altından kurtulup baltay

Aslı Erdoğan'dan mektup var,

"Bundan bir süre önce eş dost, PEN Yazarlar Derneği'nin üyeleri, gazeteci arkadaşlarımız bizleri telefon, mesaj bombardımanına tuttular. Biz dediğim PEN Türkiye Yazarlar Derneği Yönetim Kurulu üyeleri... Kimi sadece meraklıydı, kimi endişeli, kimi de çok öfkeli. Hepsi eşsiz yazarımız Aslı Erdoğan'ı seven okurlardı. PEN'e niye yardım etmiyorsunuz, n