15 Eylül, arkadaşımız, yoldaşımız, omuzdaşımız, ülkemin en aydın, en dürüst, en yararlı, en barışçı insanlarından Hrant Dink'in yaş günüydü. Haince katledilmeseydi, kardeşim Hrant 71 yaşında olacaktı.
Biz, Lütfü Kırdar Salonu'nu dolduranlar ve çevrimiçi yayınlanan töreni izleyen binlercemiz yine de onunla kucaklaştık. Hrant Dink Vakfı tarafından her yıl 15 Eylül'de verilen Uluslararası Hrant Dink Ödülü'nün on yedincisindeydik. Ödül töreninin her anı çok etkileyiciydi. O koca dolu salonda sık sık nefesler tutuldu. Konuşmalar da müzikler de harikaydı. Hapiste esir tutulan dostlarımızın adı geçtikçe salon alkıştan inliyordu... Hrant da her an bizimleydi. Ama önce ödül sahiplerine alkış:
Ödül sahipleri : Helena Maleno ve Bület Şık (ortada) Solda: Ödül komite bş. Ayşe Kadıoğlu, vakıf başkanı Rakel Dink. Sağda: Jüri üyeleri; Fatmagül Berktay, Tilbe Saran, Zeynep Oral
BÜLENT ŞIKHer yıl bağımsız uluslararası bir jüri seçimiyle biri Türkiye'den, biri yurtdışından iki kişi ya da kuruma veriliyor Hrant Dink Ödülü. Ayırımcılık, ırkçılık, şiddetten arınmış, adil bir gelecek için çalışanlara...
Bu yıl Türkiye'den, bilim insanı, çevre ve insan hakları aktivisti, barış akademisyeni; gıda güvenliği gibi konuları anlaşılır biçimde aktararak kamuoyunu hayati bilgilere ulaştıran; bilimsel dürüstlüğü, kamu yararını savunan, risk alma cesareti gösteren ve bilgiyi bir iktidar aracı değil, toplumun ortak hakkı olarak gören Bülent Şık aldı.
Anımsatayım: 2018 yılında Sağlık Bakanlığı'nın gizlediği bir araştırmanın sonucunu, gazetemiz Cumhuriyet'te yayımlanan "Türkiye'yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi!" başlıklı bir yazı dizisiyle duyurmuştu. Ve "göreve ilişkin sırrı açıklama" suçlamasıyla 15 ay hapis cezası almıştı. Sonra daha nice uyarı ve önerilerle ülkeyi aydınlattı.
HELENA MALENO GARZONYurtdışından ise İspanya'dan, hayatını, sınırların şiddetini görünür kılmaya, göçmenlerin yaşam hakkını savunmaya adayan, göç rotalarında yaşam mücadelesi veren binlerce insanın sesini duyurmak için çalışan gazeteci, yazar, belgeselci Helena Maleno Garzon aldı.
Her iki ödül sahibinin etkileyici ödül kabul konuşmaları bu köşenin sınırlarını aşar. İlgilenenler Hrant Dink Vakfı'nın internet sitesinden okuyabilir ve törenin tümünü izleyebilir. (https://www.youtube.com/li ve/7BYGGYIPVZosi=ykTTd kfuQVkJinEf)
Benim de yer aldığım jüri şu isimlerden oluşuyordu: Mor atı Vakfı, Kadın Sığınağı Vakfı, Rugiatu Neneh Turay, Aslı Bali, Fatmagül Berktay, Ara Ghazarian, Wolfgang Kaleck, Reşat Kasaba, Cem Mansur, Tilbe Saran, Zeynep Oral ve vakıf başkanı Rakel Dink.
GECENİN RUHUÖdül törenine damgasını vuran sözcükleri seçecek olsam, bunlardan hangisini manşete taşırdım bilemedim:
Dayanışma-aşk ve sevgi-kardeşlik-adalet arayışı-umut.
Hazal Türesan'ın sunuculuğu üstlendiği törende, vakıf adına açılışı Hrant Dink Vakfı Başkanı Rakel Dink yaptı.
"Hukuk hepimize lazım. Hukukun olmadığı yerde, güvensizlik, huzursuzluk, kargaşa, kaygı, keder olur. Şiddet ve zorbalık, öfke, kin, nefret çoğalır. Adalete hepimizin ihtiyaç duyduğu gerçektir su gibi, hava gibi. Güçlü olan adil değilse vay gelmiş zayıfın, güçsüzün başına" sözleriyle salonda güvercinler uçuştu.