Yusuf Ziya Cömert

Karar

Brics'e girelim mi

'Avrupa Birliği'ne girelim mi' sorusu evvelce, 2000'lerin başında bugünkünden daha önemli bir soruydu. O yıllarda Türkiye yeni 'aday ülke' olmuştu (1999) ve AB normlarına adapte olmak için boyuna reformlar yapıyordu.Alırlar mıydı bizi AB'yeSanki alacaklar, haydi biraz daha reformlara yüklenelim.Yook, almazlar, orası rahmetli Erbakan'ın dediği gibi,

Ayşenur da Rachel gibi

O kadar çok derdimiz var kiSayıları 200-300 arası olduğu söylenen yeni mezun teğmenler kılıç çekip "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye slogan atmışlar. Eh, asker bunlar, ne diye slogan atsınlarİyi de bu, mezuniyet programında olmayan bir çeşit gösteri. Askeriyede böyle program dışılıklar adetten değil.Toplum olarak bilhassa asker arasında teamül d

İbn-i Rüşd'ü ihmal etmemizin hiç faydası olmadı

Bize iyice belletilmiş bir teori, aklımda kaldığı kadarını herkesin kolaylıkla anlayabileceği sade bir lisanla hülasa edeyim.İslam, tarihte iki büyük tehditle mücadele etmiştir.Bunlardan biri haçlı seferleridir.Haçlı saldırılarını askeri gücümüzle; Kılıçarslan, Alparslan, Salahaddin Eyyubi gibi büyük komutanlarımızın askeri dehalarıyla ve kahramanl

Sisi'nin ve Esad'ın elini sıkmak

Meğer güzel günlermiş o günler. Semiramis otelde kalıyorduk. Biraz ilerisi Sina. Biraz daha ilerisi Gazze. Hepsi birkaç yüz kilometre.İsrail yine Gazze'ye saldırıyor. Mursi seçimleri yeni kazanmış.O günlerde 9 tane Müslüman ülkenin dışişleri bakanı Gazze'yi ziyaret etti. Bu mümkündü çünkü Mursi sayesinde Refah kapısı işliyordu. Yardımlar da kapıdan

'Yolsuzluk Şii, Sünni, Selefi tanımaz'

Bizim ilk gençlik yıllarımızda neredeyse herkes devrimciydi.Evvela solcular. Önemli bir kısmı Marksist-Leninist bugün hala Çin'e muhabbetleri devam eden fraksiyonları da Maoist devrim yapmak istiyorlardı.Sağcılar da devrimci miydiAslında değillerdi. Ama üzüm üzüme baka baka kararıyor. Konuşma tarzları ve solcularla aralarındaki rekabet onları bir t

'İslami partiler demokrasiyi sömürme aracı olarak görüyor'

Hani, tarihi geçmişte gerçekten neler olduğunu öğrenmek için değil de kafanıza masaj yapmak için okuduğunuzda atalarınızın bocalamaya, mağlup olmaya, geri geri gitmeye başladığı yerlerde sıkılırsınız yaAltan Tan "Allah Adına Yönetmek" (Çıra Yayınları) kitabında tarihin 'sıkıcı' sahnelerini hemen hemen hiç ihmal etmemiş.Evet, bir tarih kitabı yazmam

Terbiyeli tarih

Bize dikensiz gül bahçesi gibi bir tarih öğrettiler. Tarih, zavallı, kendisi bir şeye itiraz edemediği için herkes, bilhassa gücü olanlar istediği şekle sokabiliyor. Beğenmediği yerini ketmediyor, beğendiği yerini tafsil ediyor.Böylece müteaddit tarihler ortaya çıkıyor.Zamanla bu tarih anlayışları kurumlaşıyor, hatta itikatlaşıyor.Şöyle itikatlaşıy

'Allah -haşa- yeryüzüne mi inip yönetecek'

İlk gençliğimizde annemizden, babamızdan, yakınlarımızdan anladığımız İslam, bir 'din'di.Biz o 'din'in içindeydik, hani şimdi 'ekosistem' diyorlar ya, 'ekosistem'imiz oydu.Bu 'din' saygın bir şeydi. Kenarda, kendi halinde.Kız kardeşimiz ortaokula, liseye hele hele üniversiteye gitmek istemedikçe sorun çıkmıyordu.Gayet tabii her şeyin iyisi, doğrusu

Yatay adamlar, dikey mimari

Para edecek arazinin, arsanın kokusunu çok iyi alan burunları rutubetli bir yönetici sınıfımız var.Şehirleri koklaya koklaya köşe bucak geziyorlar ve üzerine mesken, avm, otel, motel, devre-mülk, sosyal donatı alanı, benzin istasyonu kondurulacak arazileri buluyorlar.SonraSonrası kolay.Bu konuda yapay zekadan bile iyiler.Evvela araziyi ucuza kapatm

Kötülük etmeden dünyadan gitmek

Ölecek adam değildi Nazif Abi. Sükunetli, zarif, mütebessimAma herkes ölecek adamdır, bunun çaresi yok.Şu dünya hayatının kötü yanlarından biri de iyi yanlarından biri de ölümün hiç kimseyi ihmal etmemesidir.Ben Nazif Abi diyorum, sonradan Ersin Nazi Gürdoğan olduğunu öğrendim. Hiç 'Ersin Abi' dedim mi Demedim.Adını Eskişehir'de Atasoy Abi'nin (Müf