Enkaz altındaki ruhlar
Bir yıl geçti üstünden. Bugünle birlikte bir yıl 25 gün. Kanıksadık değil mi
Her gün, her gün, her gün ölüm.
Her gün zillet. Her gün mağlubiyet.
Gazze'de çocukların başında patlayan bombaları, parçalanan çocuk gövdelerini gölgede bırakan taze gündemlerimiz var.
Kim reisicumhur olacak, kim başkan olacak, kim anayasa yapacak, kimin başına devlet kuşu konacak, hangi belediye reisi hapse atılacak, kim kayyım olacak, kim şampiyon olacak
Bütün amigolarda, batan trollerde bir iştah, bir iştah.
Heyecan burada, her dem taze, bıktık Filistin'den, Gazze'den, Lübnan'dan.
Türkler bıktı. Araplar bıktı. Kürtler bıktı.
Arap rejimleri anladığım kadarıyla saatlerini Filistin sorununun tamamen ortadan kalkacağı zamana ayarlamış.
Bükemedikleri eli öpecekleri zamana.
Gazze sahillerinin plaj olacağı zamana.
Hayat devam ediyor. Ölenle ölünmez.
Muutuu, kable en temuutu.
Becerebilirsen, bir yöntemini bul, firavunlara, hamanlara, sultanlara layık konforun içinde ölmeden önce öl.
Bizim öldükten sonra bile ölesimiz yok.
Dünyaya kazık çakasımız var.
İyi de dünyaya çaktığın kazık da fani.
Bunları hiç birimizin istisna edilemeyeceği özeleştiri cümleleri olarak kabul edin.
Bir tarafından sıyrılsak bile bir başka tarafına yakalanacağımız eleştiriler.
Kimisi az yakalanacak, kimisi çok. Herkes cürmüne göre.
Bütün artistliklerimiz günü gelince önümüze çıkacak.
Geçenlerde bu sütunda bir şairden söz etmiştim.
Gazzeli bir şairden.
Yine bu sütunda bahsini ettiğim, birkaç mısraını yayımladığım Gazze'de İsrail'in şehit ettiği öğretmen Rifaa el-Ariir'in yakın dostu.
Şu anda ABD'de yaşıyor.
İsrail'in 7 Ekim saldırıları başladığında Gazze'deymiş. Sonra, çocuklarından biri ABD doğumlu olduğu için Gazze'deki ABD vatandaşlarıyla birlikte tahliye edilmiş.
O yazımda haber verdiğim Forest of Noise (Gürültü Ormanı) kitabı çıkmış. Bir dostum Toha'nın The New Yorker'da yayımlanan ve o kitapta de yer alan bir şiirini gönderdi.
Hatta, bir yayıncı çevirtse de yayımlasa diye aramızda yazıştık.
Şiirin başlığı "Enkaz Altında." (Under the Rubble)
Bugünkü Filistin'i, Gazze'yi hatırlama vesilemiz bu şiir olsun:
"Yatağında uyudu
Bir daha uyanamadı
Yatağı kabri oldu
Odasının tavanının altında bir kabir
Tavan bir lahit.
İsim yok, doğum yılı, ölüm yılı yok
Ne de bir kitabe
Sadece kan ve parçalanmış bir
Resim çerçevesi
Yanı başında
Cebeliye kampında bir anne kızının
Etlerini bir kumbarada biriktiriyor
Kızına uzakta bir ırmağın kenarında
Küçük bir toprak almayı hayal ederek
Birkaç dilsiz adam
İşaret diliyle konuşuyordu
Bomba düşünce
Sustular
Geçen gece yine yağmur yağdı
Bir fidecik
Şemsiye aradı garajda
Bombardıman yoğunlaştı
Bizim ev bir sığınak aradı civarda
Odamın kapısını açık bırakıyorum
Kitaplarımdaki kelimeler,
Başlıklar, yazar ve yayıncı isimleri
Bombaların sesini işittiklerinde
Kaçabilsinler
Bir defasında yine evsiz kalmıştım
Şehrimin enkazı kapatmıştı caddeleri
Cesedini taşımak için
Bir sal bulamadılar. Enkazın altından buldukları