Yesevizade Alparslan Yasa

Milat

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (196)

(TBMM Albümü, 1. Cilt: 1920-1950, Ankara: TBMM Yl., Haziran 2010, s. 422) Solda, Vâli Zühtü Durukan'ın (İzmir, 1888 – İstanbul, 11.1.1964) Erzurum'daki "Şapka Fâciâsı" yıllarında çekilmiş bir resmi (resim altı yazısı: "Konya Meb'ûsu Zühdü Bey")… (https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/21914; 19.9.2025) Erzurum'daki büyük "muvaffak̆iyet

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (195)

Totaliter İk̆tidâra hâkim zihniyet: Kemalist İnk̆ilâblara îtirâz eden herkes "Mürteci", bütün "Mürteciler" de hamamböceği hükmündedir! Araştırmamızın başlarında da kaydetmiştik: Antikemalist olmak, Kemalist İnk̆ilâblara ve onun Şefine muhâlif olmak, Kemalist Totaliter Rejim nezdinde, derhâl "Mürteci" damgası yemek için kâfîdir! İrticâın Kemalist ja

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (193)

"Biz artık Garplıyız!" Yâni "Frenk!" Binâenaleyh her şeyde Müslümanlık ve Türklükle zıdlaşacak ve hafta sonu tâtilimizde dahi onlara uyacağız… Böylece Müslümanların Cumâ tâtilini kaldıracak, Hıristiyanların Pazar ve Yahûdilerin Cumartesi tâtilini benimsiyeceğiz… Biz İhtilâlciyiz… Biz halka uymayız… Bilakis, biz ne yapsak, bu koyun sürüsü, bize uyar

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (192)

"Şapka inkılâbından sonra dîğer bir arkadaşımızın, Ankara Vâlisi Yahyâ Galip Bey'in bir ziyâretini hatırlarım. Aynı zamânda meb'us olarak bulunan Yahya Galip Bey de çok yakınımızdı. Bir teklifi vardı. 'Nedir' dedim. 'Şapkanın orta yerine bir Ay-Yıldız koyalım; dîğer milletlerden farkımız belli olur.' dedi. Teklif bu! Yahya Galip Bey'e: 'Canım, biz

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (191)

1937 Haziranındaki bağış hâdisesi, insanda, artık sonunun yaklaştığını hisseden bir adamın davranışları intibâı bırakıyor. Mâhiyetini henüz bilemese de ciddî sûrette hasta olduğunun farkındadır ve bu hâldeyken çiftliklerin işleriyle uğraşmaya mecâli kalmamıştır. Üstelik, çiftlikler (daha doğrusu, İnönü'nün beyânına nazaran, en azından, Ankara'daki

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (190)

Asıl bağış sebebi neydi Ne var ki, İnönü, uzun seneler sonra, Hâtırât'ında, 12 Haziran 1937'de TBMM'de îrâd ettiği nutku yok farzederek, başka telden çalacak, hâdisenin içyüzünü o zamân ifşâ edecekdir. Hâtırât'ındaki îzâhatına nazaran, "Tek Adam"ın ilk niyeti, çiftlikleri Zirâat Vekâletine satmakmış. Arada müzâkereler olmuş, hattâ muayyen bir bedel

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (189)

Hiçbir "Cumhûr Reîsi"nin maaşı, "Ebedî Şef"in dudak uçuklatan maaşının yanına dahi yaklaşamamış ve "Cumhûr Reîsleri" umûmiyetle "fakîrleşme" temâyülüne tâbî olmuşlardır… Halkın bir nebze dahi sözünün geçtiği bir memlekette, üstelik o halk sefâlet içinde sürünüyor iken, "Ebedî" ve "Millî Şefler"inki ölçüsünde maaşlar mümkün olabilir miydi *** "Çank

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (188)

Abbas Hilmi Paşa'nın 900 bin TL bağışını da mâmelekine katıyor Soyak'ın têvîline nazaran, Efendi'si, daha 1927 senesinde bütün bu çiftliklerin Partisine âid olduğunu bildirmiş; binâenaleyh yapılan işler meşrû ve halkın menfâatine imiş… Şu var ki CHP ve Devlet tamâmen aynîleşmiş, ortaya bir CHP Devleti çıkmıştı amma, hukûken bütün bu mal-mülk "Tek A

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (187)

Soyak'ın dîğer bir kuyruklu yalanı ise, Hind Müslümanlarının pek büyük yardım meblâğını, onun "şahsına" göndermiş olmalarıdır… Bunu öyle bir edâyla söylüyor ki sanki kendileri sefâlet içinde sürünen ve yarı aç, yarı tok yaşıyan o garîbân Hind Müslümanları, emsâli zor görülür bir fedâk̃ârlıkla topladıkları bu meblâğı, Mustafa Kemâl'e, "başlattığı mü

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve Hakîkî Mensûbiyeti (186)

"Mutlak Şef", memnûn kalmadığı Vekîlleri "sert muâmeleyle" istîfâya zorluyormuş İnönü, Hâtırât'ında, 18 Eyl̃ûl̃ 1937 akşamı, Çankaya Köşkü'nde ve bütün Hük̃ûmet Âzâları önünde "Mutlak Şef"le aralarında cereyân eden ve ertesi gün, kendisinin Başvekîllikden azline müncer olan şiddetli münâkaşaya, muhâtabının hastalıktan mütevellid asabiyetini mühim b