-Merhum Şükrü Karakaya'ya rahmetle-
"Sordum sarı çiçeğe, gözün niçin yaşlıdır Çiçek eydür; ey derviş, bağırcığım başlıdır" Yunus Emre
Bu seri, emanetini teslim edip sırlanmadan evvel, karşılaştığı derviş namzetine gönlünü açan bir dervişin, yolda gördüklerini aktardığıdır. Yaşanmıştır.
Bu yazı dizisinde talibi ve matlubu mezc olmuş olarak görebilir, soranla cevaplayanın hemdem, hemrâh ve hatta gümrâh yürüyüşüne tanıklık edebilirsiniz.
Derviş ve namzet temsilleriyle aktardığım cümleler, umulur ki sadırlara şifa olur.
Namzet: Selamünaleyküm.
Derviş: Aleykümselam.
Namzet: Ruhum sohbetinize aç, adeta zil çalıyor. Bugünün menüsünde ne var acaba
Derviş: Sıyrıl dâr-ı dünyadan. Yoklukla ola asuman. Bulunur derdine derman. Senden uzak değil fakat engel sana düşman olan. Sal bir kerre şahla. Dem be dem ola. Ol devlet ki senle kurula. Bin can yoluna feda ola. Susayan buruşur olur buram buram. Her hayalde şelaleler kurula. Ol dîdâre muhtaç varıla.
Namzet: Ben tecrübesiz ve beceriksiz bir sancakbeyi iken, bu devlet acep nasıl kurula
Derviş: Aç ve muhtaç olanda alameti işar görülür.
Namzet: Alameti gördükten sonra bekleyecek miyiz öylece
Derviş: Yanmadan kül olunmaz.
Namzet: Sabır ateşiyle mi yanacağız
Derviş: Aşk.
Namzet: Aşk ateşiyle mi gelir sabır ateşi
Derviş: Aşk ateşi olursa gerisi sabır olur. Sahibimiz Kendi verir.
Namzet: Âşık, her türlü cevr ü cefaya sabredebilene denir öyleyse..
Derviş: Aşksız ağaç da olmaz. Odundur.
Namzet: Ağacın aşkı ne ola ki
Derviş: Muhammed'e (s.a.v) âşıkmış ağaç bile.
Namzet: Peki, bu aşk ateşi tıpkı zahiri aşk gibi sevgiliyi görür görmez alevlenir mi, yoksa kişi ilahi aşka vakıf olabilmek için bir şeyler yapar mı
Derviş: Evet, ülfet. Ülfetten doğar muhabbet. Muhabbetten hâsıl olur Muhammed. Muhammed'e ulaşmayan Hakk'a asla ulaşamaz.
Namzet: Bizim içinde bulunduğumuz manevi boşluk sonucunda oluşan sıkıntı da ülfete dâhil midir, yoksa o manevi boşluğu doldurmak için çekilen derde mi ülfet denir