Ya vardır ya da yoktur

Bu ahirzaman hadisatı içerisinde en göze batan içtimai olay menfaat denen canavarın herkesin elinde ve boğazında ve de dilinde hakim bir vaziyet almasıdır.

"Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır." sözünün üzerine maalesef Bediüzzaman'ın en fazla üzerinde durduğu ve tahşidat yaptığı sefahat ve sefihane haller topluma hakim olmuş vaziyettedir.

Menfaatin ve sefahatin hakimiyetine, yıkıcılığına, tahribatına ve yozlaştırmalarına en kuvvetli direnç gösteren, müdaafa babından karşı duran iman-ı tahkikidir. Sağlam ve kuvvetli bir şekilde Tahkim edilmiş iman esaslarıdır. Her bir menfaat-i seyyie ve sefahatin en küçük hallerine karşı kuvvetli bir Sedd-i Zülkarneyn ve muhkem kale imanda, tahkiki iman da ve iman esasatının vazıh ve anlamlı bir şekilde yaşanmasında, neşredilmesinde gösterilmesindedir.

Evvela nefsini müspet menfaat ve müspet hayat hallerine alıştır anlar ve bunlarda sebat eden, fiili olarak da gösterenler tehlikeye bir adım öncesinden dur demiş olurlar. Gerisinin devamı ve dayanması ise tahkiki imanı elde etme ve yaşama gücü ile perçinleşir.

Sefihane medeniyetin keskin menfaat ok ve kılıçları ortalığa imansızlık kini, zararı ve belası kusarken; iman cephesinin bu hücumlar karşısında sessiz kalması, zamanı sükunetle geçirmesi düşünülemez.

En büyük zarar menfaat noktasındanine verilen zarardır. En büyük sebebi ise dinin dünyaya ve dünya menfaatlerine alet edilmesidir. En küçük bir menfaati için dini alet ederek menfaati noktasından dinini satmak bu zamanda moda olmuş, alışkanlık haline gelmiş.