Olsunlar dünyasında en iyi iş

Mevlânâ ne olursan, kim olursan, diyor. Bediüzzaman, kim olursan ol! Ey insan bil ki! diyor.

Kur'an'dan iktibasla mana olarak nakledersek doğrudan doğruya insana, beşeriyete hitaplar var.

Bu hitaplar insan için hal, durum, ceza veya mükafat hitaplarıdır.

Ey insan olmaya çalışan, insan ve insanlık hitaplarına mazhar olan insan desek yanlış olmaz herhalde.

İnsanın zoru şeytanın ve nefsin sıkıştırmasıyla ve hevesiyle daima menfi şeylerdedir. Müsbete, iyiye, güzele ve kolaya yanaşmak istemez. İmtihan sırrındandır ki, iyi, güzel, doğru zordur. Zahmeti vardır. Müşkülatı, çalışması, çabalaması vardır.

Ama menfi şeyler ademe, yokluğa baktıkları için ve varlık âlemine bir şey kazandırmadıkları için kolaydır, harcıalem ve ucuz, basit ve mesuliyetsizdir.

İman, Kur'an hizmetine soyunan; mazi ve istikbal kıtaları için nefsini öldürmüş, toprak olmuş; tevazu ve mahfiyet yorganına sarılmış; inayet ve ihsana, emir ve isteklere boynunu bükmüş her haliyle hazırolda bekliyor demektir. İman, Kur'an hizmetine soyunmuş gibi görünenler ise; riyakarlığa, münafıklığa, kine, hasede, çekememezliğe, kıskançlığa, vurmaya, kırmaya, dökmeye hazır; nefsin, gururun, enaniyetin yorganına sarılmış demektir.

Daha nefsine, şeytanına değil de yaptıkları işlere bir dokunan olursa parlayan ve yedi geçmişimizle birlikte hizmet ehli, ehl-i imana saldıranlar ancak ve ancak uzakta olsa yakın da olsa; ihtilafın, iftirakın, tarafgirliğin, bölünüp parçalanmanın yorganına sarılmış kükrüyor ve insan olduğunu unutuyor demektir.