İmanın tesirinde hizmet erleri

Alabildiğine rahat... Kimseye müdanâsı yok. Ferdân ferdâher hareketiyle kendi başına... Herkesi dinlerim der ama kimseyi dinlemez.Ben meşveretsiz iş yapmam. Hayatta en çok istişâreye önem veririm. Bir iş yapacaksam hizmetteki arkadaşlarımızın fikirlerine muhakkak müracaat ederim, der. Şu azim, kebir iman, Kur'an hizmetinde birinci parağraftaki hallerin manaları ya bilinmeden ya da bilinerek yapılıyor. İkinci parağraftakiler ise sadece dilde, konuşmada kalıyor ya da kimseler farkına varmadan, görmeden kendileri ifâ ediyorlar herhalde!. Evet, bu Kur'anî, imanî, İslamî hizmette her şeyden evvel lâl olupmahviyete ve adeta hizmetteki arkadaşlarına karşı toprak olmak lâzım geliyor. Peki, olmazsa neler oluyor Merak edilmesin benlik, enâniyet, gurur, kibir, böbürlenme ve başkalarına karşı teveffuk etmeüstün gelme halleri kapıda, yağlı ballı kandırmaya, aldatmaya ve yönlendirmeye hazır bekliyor. O zaman ne oluyor Adamlar ve adamcıklar "Benim, benim, benden başka ehl-i hizmet yoktur!.." söylem ve iddialarıyla ortalığı pembe toz duman etmeye devam ediyorlar. Ne yazık ki zarar verme ve yapmama her zamanki gibi yapılacak olan, yapılması lazım gelen iman, Kur'an hizmetlerine oluyor. Kim memnun ve galip Nefis, şeytan ve zındıklar.