Ragıp Karadayı

Türkiye

"Bak abla evhamlı olmayın! Size bir şey anlatayım..."

"Siz okumuş yazmış medeni bir hanımefendisiniz. Ben size niçin teselli vereyim veya ikna etmek durumunda kalayım ki.." Minyatür bir Osmanlı konağına benziyordu burası. Çatı saçakları, pencere pervazlarındaki ağaçların oyulmasıyla yapılmış korniş süslemeleri GÜL KURUSU duvarlarına büyük bir canlılık veriyordu. "Taç kapı" diye isimlendirilen giriş kı

Boğazım düğümleniyor, nefesim tükenecek gibi oluyordum!..

Huzurlu bir atmosfer vardı. Etraf bir hoş görünüyordu. Gözlerim kamaştı dışarının güzelliğinden. Çocuklar hâlâ uyuyordu. Hislerine güvendim, çıktık yola durmadan,Nice mâniler aştık, şoförümüz pek yaman.Konuşup sohbet ettik, dertleştik zaman zaman.Dikkat et dedi bana, uğrarsın hezimete,Bindik bir alâmete, gideriz kıyamete. Mutlak çok kıymetlidir, uğ

Arabamız bakımlı bir villanın önünde duruverdi!..

Vaktin nasıl geçtiğini anlayamadım. Güle söyleye gittiğimiz yol; şoförümüzün "Aha geldik..." demesiyle farkında olmadan bitmişti. Dadaş şoför, hararetle Nasreddin Hoca fıkrasını anlatıyor, Jale de dinliyordu: -Bir süre sonra adam yine Hoca'nın kapısında. "Olmuyor be hocam, eve hiç sığamıyoruz şimdi! Hanım hırsından deliye döndü!" deyince "Merak e

"Şoförümüz beni konuşturmak için bahaneler arıyordu..."

Çocuklar bizim konuşmalarımızdan bir şey anlamamış olmalılar ki herkes kendi telefonuyla meşgul oluyordu. Yol boyunca bütün sıkıntılarımı unutmuştum. Gittiğim yerde neyle, kimle karşılaşacağımdan emin olmasam da yepyeni bir sayfa açılıyordu sanki dünyamda. Çocuklar bizim konuşmalarımızdan bir şey anlamamış olmalılar ki herkes kendi telefonuyla meşg

"Sayende dadaşları tanımaya başladım"

Bizde malzeme çok abla. Fıkra, şiir, ilâhi, âşıklar, şimdiki sosyeteler "ozan" diyor ya... Dadaş şoför, Almanya'dan Ferrari'siyle izne gelen Erzurumluyu anlatıyor, Jale de pürdikkat dinliyordu:-Gösteriş düşkünü işçi, şehirde biraz turladıktan sonra en meşhur cağ kebapçının önüne yanaşıp park etmiş. Arabasının kapısını fiyakalı fiyakalı açıp dışarı

"Duyduğum kadarıyla Dadaş fıkraları da meşhurmuş!.."

"Neyse ben yine tövbe edeyim de senin âşık olduğun şu memleketin var ya... hani Dadaşlar diyarı, sen ondan bahset biraz." Dadaş şoför:- Muhabbet olmadan bir şey kök salıp yeşermiyor. Deniz köpüğü üstüne at sürmek, şimşek aydınlığı ile kitap okumaya çalışmak, hırs yüzünden akıbeti görememek, kendi aklına gülmek değil de ya nedir Şimdikiler bu gibi d

"Ey âşık, iyice ara ve anla ki, hakiki maşukun kim.."

Çok kitap okudum. Son zamanlarda da mübarek zatların kitaplarını elimden bırakmıyorum. Dadaş şoför "haddimi bilirim abla" deyince Jale gönlünü almaya çalıştı:- Zaten "haddini bilmiyorsun" demedim. Lütfen yanlış yerlere çekmeyin! Hani "Cahilim falan..." diyorsun ya ona verdiğim bir cevaptı bu söylediğim.- Zahiri muhabbet, bu cihanda o gizli maşukun

"Mecnun'un zamanında da Leyla'dangüzelleri vardı!"

Mecnun: "Ben Leyla'yı dış görünüşü ve kaşı, gözü için sevmiyorum. Leyla benim için, sadece görünüşten ibaret değil ki!" Jale:- Güzellik, sevilmenin, sevimliliğin sadece biridir. Asıl olan sevimli olmaktır, kalpten sevilmektir. O olunca, güzellik de elbette olur.- Ama abla, bir şeyin parçası, bütününden ayrı olamaz!- Orası doğru. Her zaman parça, bü

Aklım fikrim gideceğimiz yerdeydi. Neler düşünmüyordum ki..

HTTP2 200 date: Sat, 20 Jan 2024 23:30:32 GMT content-type: texthtml; charsetUTF-8 vary: Accept-Encoding host: web01server access-control-allow-origin: x-cacheable: YES x-rg: 01 age: 1625 x-lvcache: MISS x-device: desktop permissions-policy: browsing-topics() x-midtier: de-fra-lea-s01 x-cache-status: HIT via: HTTP2.0 Merlin CDN x-edge: de-fra-dp-s

"Bu çocuktan zarar gelmez!"

HTTP2 200 date: Sat, 20 Jan 2024 00:12:04 GMT content-type: texthtml; charsetUTF-8 vary: Accept-Encoding host: web01server access-control-allow-origin: x-cacheable: YES x-rg: 01 age: 1127 x-lvcache: HIT, 6 x-device: desktop permissions-policy: browsing-topics() x-midtier: de-fra-lea-s01 x-cache-status: HIT via: HTTP2.0 Merlin CDN x-edge: de-fra-dp