Yüksek eyvandan bana doğru el sallayan Harun Reşid Sultan'ım, birden bulunduğu yere yığıldı, hıçkırıklaraboğuldu.
BİR BARDAK SU ETMEYEN SERVET!..Sarayın bahçe kapısını yavaşça kapatıp dışarı çıkarken yalnız değildim. Kafam hep meşguldü. Hâlâ o sımsıcak sohbetin tesirindeydim ve muhabbetle doluydum. "Acaba bensiz ne yapıyordur" diyerek, hep Sultan'ımı düşünüyordum. Elimde olmadan durdum, geri dönüp baktım. Yüksek eyvandan bana doğru el sallayan Harun Reşid Sultan'ım, birden bulunduğu yere yığıldı, hıçkırıklaraboğuldu. Arada mesafe de olsa sesini duyuyordum.Bir tuhaf oldum. Başım döndü, gözlerim karardı, sendeledim, gayr-i ihtiyari bir müddet ne yapacağıma karar veremedim, bocaladım. Şaşkınlığım geçer geçmez de geldiğim yollardan koşarak geri döndüm. Telaşımı görenler önümden çekiliyordu.Halifemizin çocuklar gibi ağlamasına ve hele bunun benimle alâkalı olmasına tahammülüm yoktu. Böyle kötü bir duruma hiç düşmemiştim. Devleti, milleti ve aile efradı için ömrünü feda eden bir hükümdarın gözyaşı dökmesini "Bana ne" deyip hafife alamıyordum.Onun huzurlu olması lazımdı. Üzerime ne düşüyorsa yapmalıydım. Keyfimi, rahatımı, asla ve kat'a hiç düşünmüyordum ama karşımda Sultan'ım olunca iş değişiyordu. Hem neyim vardı ki kaybedeceğimEbedî saadetimiz için endişeleniyordum.Biraz önce kulübeme gitmek için vedalaştığım Sultan Harun Reşid, birden beni görünce sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümseyiverdi, "İyi ki geri döndün Behlül! Gidişine tahammül edip dayanamıyorum!" dedi, müşfik bir baba gibi ellerimden tuttu, tahtın bir köşesine oturttu.Yanında bulunmamdan dolayı büyük bir zevk aldığı aşikâreydi. Onu kendimden biraz soğutup devlet işlerine daha çok ağırlık vermesini istiyordum, lakin beceremiyordum.- BakBehlül sana ne diyeceğim- Buyur Sultan'ım.- İnsanları elde etmek, kazanmak için en kısa yol dalkavukluk yapmaktır malumunuz! Onların sevdiklerini sever görünmek, doğru dediklerine doğru demek, kusurlarını örtüp hatta hak etmediği şekilde övmek, her yaptıklarını alkışlamak; sana memnuniyet olarak geri döner. Eğer birine yaranacaksan; bu dediklerimde aşırı gitmekten hiç korkma Behlül! İstediğin kadar yalan söylediğin belli olsa, âdetâ fışkırıp suratından aksa bile en zeki insanları da inandırmak mümkün. Hemen kanıveriyorlar dalkavuklara. Övmeye başladınız mı en komik, en hayâsızca söylenmiş sözleri bile yutuyorlar. Böyle olmasına rağmen sen niçin hep dik gidiyorsun