Ragıp Karadayı

Türkiye

Sultanınelinde el yazması bir kitap vardı...

"Bak Behlül! Bir ermiş sabrıyla bekledin. Bekledin; çünkü bir hayatın yitip gitmesine seyirci kalmak seni insan olmak tahtından alıp savururdu"Harun Reşid:- Behlül! Yine vurdun bana, görünmez bir elle!- Estağfirullah Sultan'ım!.Yağmurlardan sonra büyür başak,Sabırla terbiye olur uşak!Sultanımın elinde el yazması bir kitap vardı. Okumam için önce gö

"Uydurulmuş bir hikâye değil Behlül! Bizzat yaşamışlar..."

"Sultan'ım bunları dinleyince kendimden geçiyor, bir hiç olduğumu çok iyi anlıyorum, nefsimden de çok çok nefret ediyorum."Mazimle hemhâl olurken içeri Harun Sultan'ım girdi. Sanki içimi okumuş gibi:- Hazret-i Ömer Efendimiz, radıyallahü anh tebaasını takip ediyor, ben de o yolun yolcusuyum.- Halife olmak kolay mıHazret-i Ömer, halifeliği sırasında

Bu yaşlarda insan deli dolu olur biraz; biz de biliriz...

"Evladım, uzun lafın kısası, dediğim gibi, talebeliğini tam yapacaksın. Hocan da burada şahidim olsun..."Hocam"Bak hele misafirin de varmış" derken, ben hâlâ babamla damdaki adamın arasından çıkamamıştım. İçimden damdakini kastederek:"Çok ayıp ettin, artık iniver be adam! Ne vakittir oradasın ve benim dikkatimi dağıtıyorsun, yeter! Seslendim duymad

Sahip oldukların bir yana,sen ise öbür yana, yanitoprağın altına!

Damdakinin yerinde ben olsam ve oradan düşsem şimdi Ben neler düşünür, neler hissederdim acaba, ölmeme ramak kalaNeticenin nasıl olacağını, tam isabet, kim kestirebilir kiYani Belki senin pek arzuladığın, çokça rüyaların, hayallerin, hedeflerin de henüz bitmemiştir, belki daha çokları da bir köşede bekliyordur; sırf onları yapamadan ölüp gideceğin

Bunları gördükçe çocukluğumu, medrese senelerimi hatırlardım

Benbakmaya korkuyorum, o tehlike sınırında cambazlık yapıyor! Doğrusu bu ve bunun gibi insanları anlayamıyorumNehrin kıyısına yakın otlaklarda hayvanları için ağıl yapanlar burada gençleri bırakıyorlardı. Onlar için, gürültüden uzakta sessizliğin tadını çıkarmak ve geceleri zifirîkaranlıkta ışıl ışıl gökyüzünü seyretmek, hayatlarında unutamayacakla

Bu, çamurdan çıkarılıp gül bahçesine oturtmak gibi!..

"Daha önce putperest olan rahibin küfürden ve dolayısıyla Cehennemlik olmaktan kurtulması, ibretlik bir hadise Behlül..."Behlül Dânâ:- Gözlerim doldu Sultan'ım! İslâmiyet merhamet dini.- Hak din olan İslâmiyet'i kabul ettiğinden dolayı dünyası değişmiş rahibin. Abdullah bin Mübarek gibi bir evliyanın, Peygamberimizin tavsiyesiyle ziyarete gelmesini

"Onu imânla şereflendir Allahım!"

Kadın, çaresizlik içinde hüngür hüngür ağlasa da bu sevincinden dolayıydı...Çaresiz anne:"Şaşkınlık ve çaresizlik içindeyim. Bakın ocağa koyduğum kaynıyor! Biraz daha sabır!" deyip oda ile ocak arasında dönüp durdu. Gördüklerime, duyduklarıma içim cız etti, kalbim tutuştu âdetayandım.O hissiyat içinde koşarak evime geldim. Sofrada ne varsa topladım

"Bu kadın düşmanlarımadına çalışan bir casus muydu.."

"Kölem servisi yapmaya hazırlanıyordu ki, kapı tıklatıldı. Müslüman komşum olan dul kadın, başı önde mahcup içeri girdi..."Abdullah bin Mübarek:-Rahibi boş bırakmıyordum. Daha daha neler yaptığını, başka kimleri sevindirdiğini suâl edince, biraz düşündü yine. Son olarak şu iyiliğini dile getirdi:Bir akşam 'büyük mabut' ocağın karşısına geçmiş, sofr

"Bu rüya şeytanın vesvesesiolsa gerek,diye düşündüm!"

"Kusura bakmayın ama biz seni günahkâr bir putperest bilir ve Cehennemlik olacağını düşünür, üzülürdük..."Abdullah Mübarek hazretleri, şöyle devan ediyor:-Kan ter içinde uyandım. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm (Kuvvet ve kudret ancak yüce ve ulu Allah'ındır)" diye düşünerek; "Bu rüya şeytanın vesvesesi olsa gerek..." dedim. Abde

"Ben, bir değil tam üç şeyeşükrediyorum Sultan'ım..."

"Sultan'ım! Buyurduğunuz gibi öyle tatsız bir hadise yaşandı ama mühim değil. Bu gibi şeyler musibet gözükse de, nimettir aslında."Harun Reşid:- Mahcup olunacak bir şey yok Behlül! Uğradığınız musibeti duydum, bir geçmiş olsun demeye geldim.- Evet, Sultan'ım! Buyurduğunuz gibi öyle tatsız bir hadise yaşandı ama mühim değil. Bu gibi şeyler musibet g