Ragıp Karadayı

Türkiye

"Biz de İslâmiyet'i öğrenmek istiyorduk zaten..."

Nasıl bir sevinçle yazdım anlatamam. Bugünkü yorgunluğum, telaşım, korkularım bir anda yerini tatlı bir huzur ve saadete bırakmıştı.Daha detayını sormadım. "Bu iş nasıl oldu, niçin böyle bir karara vardı" diye de kafalarının karışmasını istemedim, hemen:- Tamam, peki... dedim adresini kaydettim.Nasıl bir sevinçle yazdım anlatamam. Bugünkü yorgunluğ

"Beyefendi, gazeteniz eve mi, işyerine mi gelsin.."

"Enver Bey'in cömertliğini duymuştum. Şimdi şahid oldum. Tanımadığı, bilmediği bu insanlara kitap gazete hediye etmek… Olacak şey değil..."Bu samimi, içten davranışlarım adama nasıl tesir etmiş ise tam bilmiyorum. Karşımdaki hiç tereddüt etmeden:"Yaz beni" dedi. Yanındaki adama sordu: "Eve mi, buraya mı gelsin gazetemiz" O da ne dediyse tam anlayam

Gözüm kör, kulağım isesağır olmuştu sanki...

Adamların hâl ve hareketleri, simaları bende dindâr, mütedeyyin insanlarmış gibi bir his uyandırdı. Başladım gazetemizi tanıtmaya.Umumiyetle dükkânlara girerken kapı girişlerindeki vergi levhalarına bakar, isimlerinden Türk mü, gayrimüslim mi olduklarını anlamaya çalışırdım. O niyetle buraya da baktım, şüphe uyandıracak herhangi bir şey göremedim v

Bütün kuvvetimi topladım veilk mağazadan içeri girdim...

Parkın yakınında, ağaçların altında büyük halı mağazaları turist kaynıyordu. Elimde olmadan dikkat kesildim.Neşeyle etrafa bakıyordum. Acaba nereden başlasam diye hesaplar içindeydim. Henüz girebileceğim bir han veya iş yeri hedeflememiştim. Geniş meydana çıktım, yeni sulanmış park çimenlerinin üzerinde küçük sinek kümeleri konuyor, birden kayboluy

Ailecek kahvaltıların yenileceğigüneşli bir tatil günüydü...

Mahmur ve üşengeç adımlarla lavaboya gittim, yüzümü yıkadım ve aynadaki sûretime baktım. Neden sonra, talebemin davetini hatırladım!Bırak namertler övmesin seniKanı bozuk olan sevmesin seni,Mikrop bulaştıranlar değildir yeniŞifa ol herkese, asla dert olma!Herkes çaresizken, sen naçar kalma!HOCA salihlere hiç çamur atma,Çamurun içine kendin de batma

Uzun bir sessizlikten sonra farkındaolmadan"acayip!" diyebildim!..

"Sakın Miami deme!Hiç tavsiye etmem! Bir giden pişman, bir de gitmeyen. En iyisi rahatlamak istiyorsanız Maldivler…"Hakan Bey:- Koca bir yılın yorgunluğunu atıp yeni seneye zinde bir ruh hâliyle ve sağlıklı, bakımlı bir bedenle girme hazırlığının yapıldığı bu kış öncesinde hiç kimse, tatilinden feragat edip evine kapanmaz, sefil duruma düşmezdi her

"Peşimizde olanlar, acımahislerinden mahrumlar!.."

"Acıma hislerinden mahrumlar. Menfaatleri için her şey yapabilirler. Ben tek insanım, onlara, o sinsi düşmanlara ne yapabilirim ki.."Hakan Bey'le kahvelerimizi yudumlarken biraz daha konuşturdum.- Niçin felaket olsun- Çünkü peşimizde olanlar var!- Eee!- Acıma hislerinden mahrumlar. Menfaatleri için her şey yapabilirler. Ben tek insanım, onlara, o s

Derdime derman olursunuz diye geldim...

"Eşimin bu seçkin ve başarılı kurumda çalışıyor olması en büyük şansımız."Hakan Bey:- Biz kaçıyoruz o kovalıyor! Bunaldım artık, kendimi dışarı atar atmaz doğru TGRT dedim. Zar zor olsa da geldim. Canım sıkkın, biraz ferahlamak istiyorum. Senin samimi olduğunu, iyi biri olduğunu Sibel söylemişti. Daha doğrusu burada çalışanların hepsinin de çok muh

Ben bende değilim sanki öylesineyürüyordum...

"Bugün mahmurluğum üzerimde inşaallah misafir falan gelmez de hâli pürmelâlim deşifre olmaz…"Baş ucumdaduyduğum bir sesle uyanıyorum:- Sen böyle yapmazdın ne oldu Hoca Hasta falan mısın yoksa- Aaa güneş de doğmuş!- Kaç saattir horul horul horultundan yol bulamıyoruz ki geçelim!- Allah Allah! Böyle yapmazdım ama…- Yapmazdın ama yaptın!- Namaz! Namaz

"Eriyen gece miydi yoksa benmiydim" diye söylendim...

"Dışarıdan gelen bu serinlikle birlikte içim bir tuhaf olmuştu. Suları yatağını terk eden bir nehir gibi kupkuruydum..."Bir gün önce Mustafa Necati Sepetçioğlu'na verdiklerimiz gelmiş, geç saatlere kadar heyecanla ve oldukça da merakla okumuştum. Kelimenin tam mânâsıyla sukut-u hâyale uğramıştım. Yazılanları film yapmamız mümkün olmadığı gibi düze