Murat Ağırel

Cumhuriyet

Kızılay'ın çadır satışı hukuka uygunmuş!

Türk toplumunun hafızasında ve tarihinde Kızılay, kişilerden bağımsız olarak çok önemli bir yer tutar. Her afet durumunda gözler ilk olarak Kızılay'ı arar. Kahramanmaraş merkezli, 11 ili yıkan depremde de ilk bakılan yer orasıydı. Ama Türkiye'nin her güzide kurumu gibi liyakatsizlik ve piyasa hırsıyla onun da içi boşaltıldı. Deprem günlerinde sadec

GAIN Medya soruşturmasında kritik soru: Para nereden geldi

Türkiye'de bazı başarı hikâyeleri vardır. Sorsanız "vizyon", "girişimcilik", "cesaret" diye ders diye okutulur. Ama perde arkasına bakarsınız, karşınıza sorulmamış sorular, cevapsız para yolları çıkar. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı açıklama tam da böyle bir hikâyenin perdesini araladı. "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak", "yasadışı b

Tutuklama: Tedbir mi, susturma aracı mı

Türkiye'de bir şey yanlış anlaşılıyor. Üstelik hâkimler tarafından yanlış anlaşılıyor. Bir türlü "tedbir" uygulamasının ceza çektirmek için kullanılmasından vazgeçemiyoruz. Bakın "tutuklama" kararları ceza değildir. En azından hukuka göre değildir. Ceza, yargılama sonunda verilir; tutuklama ise istisnai bir koruma tedbiri olarak tanımlanır. Ancak s

Bu ülkede binalar değil, adalet çöktü

Türkiye büyük depremler yaşadı. Ama asıl büyük yıkımın nerede olduğu hâlâ tartışılıyor. Ben size söyleyeyim, adalet duygumuzda büyük bir yıkım yaşanıyor. 6 Şubat'ta binalar çöktü. Ardından enkaz kaldırıldı. Şimdi ise sessizce hukukun cenazesi kaldırılıyor. TBMM'ye sunulan ve kamuoyuna "yargı paketi" olarak servis edilen kanun teklifinin 27. maddesi

Bahis soruşturmasının dış bağlantısı İngiltere

Bahis soruşturmasının başlangıcı sayılan olayları tam üç sene köşemde ve kitaplarımda yazdım. Türkiye'yi, kamuoyunu harekete geçirmek için elimden geleni yaptım. Fakat sorumluluk alması gerekenler suspus oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da 29 Eylül 2025'teki şu sözleri, aslında bugün yaşadıklarımızın habercisiydi: "İnternetin ve akıllı cep telefonlar

Her işlemde ismi olan kişi hukuken yok

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ilişkin soruşturmada her açıdan yaşanan çelişkiler dikkat çekiyor. Bunun bir anlamı olmalı. Amatörlük mü, yoksa iddialar delillendirilemiyor mu Bu kapsamda hazırlanan polis fezlekesini inceledim. İlginçtir, sayfalarını bir bir açarken kendimi yıllar önce yazdığım yazıların içine düşmüş gibi hissettim. "Ye yandaşım

Kamu bağlantıları bir türlü soruşturulmuyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama dikkatimi çekti. Yasadışı bahisle kararlı şekilde mücadele edileceğini ve gençlerin bu karanlık yapılara teslim edilmeyeceğini söyledi. Bu çıkışın ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı başta olmak üzere birçok birim, elektronik para ve ödeme kuruluşlarına yönelik adımlar attı. PAYFİX

Bu bedelin hesabını kim verecek

Türkiye'de öyle davalar görülüyor ki bir mahkeme salonunun duvarları yalnızca hukukun değil, bütün bir ülkenin vicdanının yankısını taşıyor. Hukuk ile bağdaşmayan, bırakın hukuku, en temel insan hakkıyla dahi çelişen yargılamalara tanık oluyoruz. "Bunda ne var, suç değil ki" dediğimiz fiiller nedeniyle insanların tutuklandığını, aylarca özgürlükler

Zehirlenmelerde 'skimpflasyon' etkisi

Türkiye bir süredir tuhaf bir ekonomik iklimin içinde yaşıyor. "Kriz" kelimesi artık öyle sık telaffuz ediliyor ki neredeyse manasını yitirdi. Kriz dediğimiz şey artık yaşam tarzı haline geldi. Sıradanlaştı. İçerisinden geçip gidilen bir dönem olması gerekirken yıllardır süren bir psikolojik durum halini aldı. Ama mutfaktaki yangın, cüzdandaki erim

İBB iddianamesinde olmayanlar!

Siyasi nitelikli davalarda yargı süreci başlamadan önce kamuoyuna sistematik bilgi sızdırılır. Amaç, "hukuki yargıdan önce toplumsal yargıyı oluşturmak"tır. Kişi ya da kişiler daha mahkemeye çıkmadan kamuoyu nezdinde suçlu ilan edilir. Uzmanlar buna "önyargısal linç" veya "ön mahkûmiyet stratejisi" diyor. Hedefte olan kişiler önce kamuoyunda itibar