Her işlemde ismi olan kişi hukuken yok

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ilişkin soruşturmada her açıdan yaşanan çelişkiler dikkat çekiyor. Bunun bir anlamı olmalı. Amatörlük mü, yoksa iddialar delillendirilemiyor mu

Bu kapsamda hazırlanan polis fezlekesini inceledim. İlginçtir, sayfalarını bir bir açarken kendimi yıllar önce yazdığım yazıların içine düşmüş gibi hissettim.

"Ye yandaşım ye devrinde yiyen yiyene" diye başlayan, sonra "Bir beraber yürüdük biz bu yollarda" diye devam eden ve "UNESCO'yu bilirsiniz..." satırlarında noktalanan o yazılar.

Hepsi bugün önüme gelen fezlekenin satır aralarında yeniden karşımdaydı. ünkü o yazılarda anlattığım yönetim anlayışının izleri, bugün hâlâ aynı yerlerde duruyor.

Fezlekeyi elinize aldığınızda ilk fark ettiğiniz şey isimler oluyor. Üst düzey yöneticiler, komisyon üyeleri, imza sahipleri... Onlarca isim sayfa sayfa sıralanmış.

Fakat bir tuhaflık var! Bu kişilerin hiçbiri "şüpheli" değil, "sanık" değil, haklarında yürüyen bir işlem yok. Sanki hikâyede adları var ama kendileri yok. Fezleke bir anlatı kurmuş ama o anlatının başrol oyuncuları final sahnesinde görünmüyor.

Daha ilginç olan ise fezlekenin kendi içinde itiraf ettiği hatalar. Mesela tahmini bedel hesaplamasında güncel piyasa araştırması yapılması gerekirken 7-10 yıl önceki bedelle esas alınmış. Bu, 2886 sayılı kanunun açık hükmüne aykırı. Peki, bu tespit neye bağlanmış Hiçbir şeye. Fezleke bunu söylüyor ama sorumlusu yok. Suçlama yok. İşlem yok. Sanki not defterine alınmış bir gözlem gibi.

Rekabetin sınırlandığını fezleke bizzat söylüyor. Sermaye şartı 12 milyon TL, ciro şartı 50 milyon TL, deneyim şartı 20 milyon TL. Bu şartların birçok firmayı otomatik olarak dışarı ittiğini fezlekenin kendisi kabul ediyor.

Peki, bu maddeleri kim koydu Kim onayladı Bu soruların karşılığı yok. "Şartname yanlıştı" diyorsanız muhatabı yok, "Doğruydu" diyorsanız fezlekenin kendisiyle çelişiyorsunuz. Böyle bir denklemde gerçek sorumluluk nereye konmuş olabilir

Bir de yer teslimi meselesi var. Fezlekede bazı reklam ünitelerinin fiilen teslim edilmediği yazıyor. Teslim edilmemiş üniteler için kira talep edildiği belirtiliyor. O zaman şu soruyu sormak kaçınılmaz: Teslim yoksa kira nasıl var Teslim varsa fezleke neden yok diyor Ne teslimin tarafı net ne durumun tespiti sağlam. Sahadaki tablo ile fezlekedeki anlatı arasında ciddi bir açıklık olduğu açıkça görülüyor.

Ve tabii ki burada bir isim öne çıkıyor: Hayri Baraçlı.

Fezlekede dönemin yönetim şeması anlatılırken ismi defalarca geçiyor. İhale süreçleri, onay zinciri, üst yönetim kararları... Hepsi o dönemle ilgili.

Bu durum, yıllar önce yazdığım yazılardaki profilin neden bugün yeniden karşımıza çıktığını gösteriyor. Baraçlı'nın adı var, izleri var, döneminin kararları var ama ne fezlekede şüpheli ne iddianamede sanık. Yani fiilen başrolde ama hukuken figüran.

İşin özü şu: Fezleke suç anlatmıyor, hikâye anlatıyor. İçinde olay var, kişi yok. Kusur var, sorumlusu yok. elişki var, açıklaması yok. Bu nedenle sormak gerekiyor: Bu fezleke hukuki bir belge mi, yoksa eksik yazılmış bir senaryo mu Eğer suç zinciri varsa zincirin halkaları nerede Eğer sorun yoksa fezlekedeki bu çelişkiler neden sayfalarca yer tutuyor

Hayri Baraçlı'nın da kim olduğunu anlatayım.

İBB genel sekreterliği döneminden önce İETT'de görevliydi. İstanbul'da şehiriçi turistik hat taşımacılığı 2002 yılında başladı. İETT de hattın işletmesi için Plan Tours'la anlaştı. İki otobüsle bu hatta taşımacılık işine giren Plan Tours, 2013 yılına kadar İETT ile sözleşme yaptı. İETT, 2010 yılına kadar iki yeni hat daha açtı: Sultanahmet-amlıca ve Sultanahmet-Dolmabahçe. Bu iki hattın ihalesine ise tek şirket girdi. Bu şirketin Ticaret Sicili'ndeki adı Gök Global Turizm AŞ. Firmanın yönetim kurulu başkanı Ömer Gündoğdu. Aydınlık gazetesinde yer alan habere göre, şirketin SSK'ye ve çalıştığı Türkiye Finans Katılım Bankası'na gönderdiği resmi yazılarda ortaklar olarak Halil Aydın, Said Kavurmacı ve Abdülhamit Erbay'ın isim ve imzaları yer alıyordu.

Eski İBB Başkanı Kadir Topbaş'ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı'nın amcazadesi olan Said Kavurmacı'nın şirketi Gök Global Turizm AŞ'nin tek başına girdiği ve aldığı ihalenin şartnamesine göre bu hatta 10 yıl boyunca 13 otobüs kiralayarak turist taşımacılığı yapacak ve bunun karşılığında İETT'ye 1 milyon 212 bin tam bilet karşılığı bir para ödeyecekti.

Bugünkü tam bilet bedeli üzerinden hesaplandığında Gök Global'in ödeyeceği miktar 3 milyon lira.

İşte bu ihale yapıldığında İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı'ydı.

Kavurmacı'nın şirketi 2010 yılından itibaren bu hatta çalışmaya başladı. İETT'ye 10 yıl boyunca ödeyeceği miktar sadece 3 milyon TL. Aynı şirketin şehir turu yaptırdığı her turistten aldığı bilet bedeli ise 33 Avro.

26 Kasım 2015 tarihinde yapılan "İstanbul genelinde turizm sektöründe hizmet vermek üzere 7 adet otobüs ile tek hat üzerinde 10 yıl süreli turistik hat kiralama" ihalesine 16 şirket katılıyor. İhaleyi Globalist Turizm şirketi 23 milyon 900 bin tam bilet karşılığı kazanıyor. Bu rakamın bugünkü karşılığı ise 60 milyon lira ediyor. Otobüs sayısı Kavurmacı'nın şirketi Gök Global'in işlettiği otobüs sayısının yarısı, İETT'ye ödeyeceği para ise Gök Global'in 18 katı olmasına karşın İETT, 24 Aralık 2015 tarihinde ihaleyi nedensiz iptal ediyor.