Müjdat Gezen

Cumhuriyet

Kızım

Bir adamın kızı olması nasıl bir histir Ben anlatayım: Bir kere özlemdir, hasrettir, sevgidir, tatlılıktır, paylaşmaktır, yaşama tutunma nedenlerinden biridir. Bu, baba olmakla eşanlamlıdır ya. Ben bir kız babasıyım. Kızım uzaklarda, ben buradayım. Hasreti buram buram tüter içimde. Şu görüntülü telefonlar olmasaydı çok sıkıntılıydı durumum. Uzun sü

Serhan Asker

Bu genç adam, Halk TV'de "Görkemli Hatıralar" adlı programı hazırlıyor ve sunuyor. Cumartesi bakıyorsun Düzce'de, pazar bakıyorsun Malatya'da. Hiçbir siyasi parti ayırımı yapmadan, dil, din, ırk gözetmeksizin yapıyor işini. Zaten olması gereken de bu değil mi... Malatya'da Veli Ağbaba'ya türkü söyletti. Ben Veli'yi çok severim. Kendi gibi bir adam.

Demokrasi

Bilenler demokrasinin birçok tarifini yapıyorlardı. Fakat hiçbiri bizim ülkemizdeki tarife uymuyor. Her ne kadar Erdoğan: "Demokrasi bizim için tramvaydır, istediğimiz durakta ineriz" gibi bir laf ettiyse de yine Türk demokrasisi bir kalıba oturmuyor. Acaba nasıl olmalı bu demokrasi denen şey... İsveç'teki, Yeni Zelanda'daki gibi, Hollanda'daki gib

Ali bey amca

Hırka-i Şerif'te karşı komşumuzdu. Arnavut'tu. Yıldız Parkı'nın baş bahçıvanıydı. Oğlunu ders çalıştırırken konu insanın iç organları imiş. Ali bey amca "BOBREK" yazmış. Oğlan ödevini öğretmene göstermiş. Öğretmen "bobrek"i böbrek olarak düzeltmiş. Ali bey amca buna çok bozulmuş. Nasıl olur da 40 yıllık "bobrek", böbrek olarak düzeltilir... Gitmiş

Baylan

Savaş (Dinçel), Yaman (Tüzcet), ben, İstiklal Caddesi'ndeki Baylan'a sık giderdik. Şef Leonidas bize jest yapardı. Çünkü biz, bir profiterol ve bir çayla, saatlerce otururduk. Sonunda işgal ettiğimiz masaya oturmak için sıra bekleyenler olurdu. Leonidas bize gelip: "Sizin oyun az sonra başlamıyor mu" diye sorardı. Biz de anlardık artık gitmemiz ger

Uğurböceği

Elimize konardı... Biz de o malum tekerlemeyi söylerdik: "Uç uç böceğim annem sana terlik pabuç alacaaak." Artık bu tekerleme söylenemez. Çünkü terlik pabuç fiyatları yanına yaklaşılacak gibi değil. Zaten o eski uğurböcekleri de pek ortalarda yok. Doğayı bozduk. Uğurböcekleri de pek görünmüyorlar. Ekonomimiz gibi onlar da yok oldu gitti... Ne güzel

Ablam

Benden on yaş büyüktü. Annem gezmeye gittiğinde ben evde ablamla, anneannemle kalırdım. Ablam genç kız. Evde bir süre sonra sıkılır: "Ben şimdi geliyorum" der çıkar, karşı evdeki arkadaşları olan Mübeccel abla, Meral abla, Nursen ablaya giderdi. Ben anneannemle yalnız kalırdım. Sıkılırdım. Anneannemle konularımız sınırlı idi. Ablamla daha çok konuş

Pazarcılar

Semt pazarlarını çok severim. Bizim Fatih'te "Çarşamba Pazarı" vardır. Pazarcıların fantezileri müthiştir. Bir iç çamaşırı, sutyen satan pazarcının "İkizlere takke ikizlere takke" diye satış yaptığını unutamam. Hem esprili hem incitmeden satıyordu malını. Geçenlerde TV haberlerinde izledim. Bir pazar yerinde manav acı biber satıyor. "Hayat kadar ac

Sonbahar

Ben bu mevsimde hüzünlenirim. Zaten hazan mevsimi hüzünlüdür. İnsanın içinde burukluk yaratır. Ama karamsarlık da bize yakışmaz. O zaman ne yapacağız... Bilmiyorum ben. Yani ne yapmam gerektiği konusunda bilgim yok. Sonbahar geldi, gidecek, ardından kış gelecek, sonra ilkbahar ve yaz. Böyle mi düşüneceğiz... Bu ne yahu... Saçmalık. Dört mevsimin ar

Kusur

Ben görmedim ama söyleneni sevdim. Belçika'da bir heykel varmış. Adamın biri karşısındaki adama gülüyor çünkü adamın gözüne çöp batmış. Fakat gülen adamın poposunda da kocaman bir kazık var. Yani "Kendi kusurunu görmüyorsun ama başkasının kusuruna gülüyorsun." İnsanoğlu böyledir. Karşısındakinde kusur arar, kendininkini ise bir türlü kabullenmez. B