Muhsin Kızılkaya

Haberturk

Hüma kuşunu beklerken!

Bizde ve aynı iklimde yaşadığımız diğer Müslüman ülkelerde siyasi rekabet ve iktidar mücadelelerinin bu kadar öfkeli, bu kadar kuralsız, bu kadar acımasız, bu kadar ölçüsüz, bu kadar gaddar olması; iktidarı ele geçirenlerin düzeni değiştirmelerinden, hayat biçimlerine müdahale etmelerinden, kural kaide tanımamalarından, hürriyetleri kısıtlamalarınd

İran'ın "yaralı bilinci"

Çoğu zaman bir kitabı baştan sona okumak gerekmiyor. Bazı kitaplar her zaman, her an bir yerinden açılıp okunacak kitaplardır. Bir sayfasını açar, okumaya dalar, bir de bakmışsınız ki kendinizi kaptırmış, dalgaların üzerinden sürüklenen bir kayık gibi bulunduğunuz yerden bir hayli uzaklaşmışsınız. Bugünkü modern demokrasilerin olmazsa olmazı olan "

Roman var, eleştirmen yok!

1970'lerin başında, okulu olmayan bir köyden Hakkâri Merkez Yatılı Bölge Okulu'na götürüp mektebe yazdırmaya karar verdiklerinde ağabeylerim, en büyüğümüz, gözleri görmeyen ama her şeyi gönül gözüyle hepimizden daha iyi gören Abdulkadir abim, sıkı sıkıya tembihledi beni. "Okuma yazma öğreneceksin ne güzel, her şeyi oku ama sakın roman okuma," dedi

İki darbeyle gelip iki darbeyle giden padişah!

Modern dönemlerde merhum Süleyman Demirel iki askeri darbeyle gitmiş, yedi defa da geri gelmiş; Osmanlı döneminde ise Birinci Mustafa iki askeri darbeyle gelmiş, iki darbeyle de gitmiştir. Modern dönemde muvaffak olmuş iki askeri darbe yemiş tek başbakan Süleyman Demirel iken, Osmanlı döneminde ise iki askeri darbeye maruz kalan tek padişah Birinci

Britanya Kraliçesi'nden Osmanlı Sultanına paha biçilmez hediye!

İzmir'de hiç beklemediğim bir anda karşıma çıkan YKY'nın mağazasına girdim. Orhan Pamuk'un "Uzak Dağlar ve Hatıralar" kitabını aldım; yanına Nurullah Ataç'ın yeni çıkan "Ne Yalan Söyleyeyim" adını verdikleri denemelerini ekledim, kasada ödeme yaparken, tezgahın arkasında, kasiyerin solunda bir rafa dizilmiş kitaplardan birisinin sırtındaki adı çarp

İzmir'de "Osmanlı Padişahları"nı ararken!

İzmir Karataş'ta, denize dik inen sokaklardan birinde, karşıma çıkan basamakları bir bir inerek belirlediğim menzile doğru yolculuğa çıkmadan önce, evde Google hazretlerine "İzmir'de Kütüphaneler" ibaresini yazmış, onun yol göstericiliğinde "İl Halk Kütüphanesi"ni kendime hedef seçmiştim. Bu yazı yerine, bugün "Osmanlı'da askeri darbeler" hikayeler

"Çöl Kraliçesi" mi, Allah'ın belası mı

Bazı insanları dağlar, bazılarını denizler, bazılarını da çöller çağırır. Dağ destan, deniz şarkı, çöl şiirdir. Dağların çağrısına uyan destan yazmaya, denizlerinkine uyan şarkı söylemeye, kendini çöle vuran ise şiir yazmaya gittiğini sanır. Ama ne dağlarda destan ne denizlerde şarkı ne de çölde şiir vardır. Kaya sert, su sinsi, kum zalimdir. 12 T

Samur, anber, şişman kadın veya darbeyle giden "deli" padişah!

Geçen hafta Pazar günü yazdığım, benden önce başka yazarların defalarca anlattığı, çoğu kişinin aşina olduğu "Genç Osman"ın bir askeri darbeyle tahttan indirilip feci bir şekilde öldürülmesine dair yazı, belki de bu tür tarihi vakalara olan ilgiden olsa gerek diğer yazılarıma nazaran daha fazla ilgi gördü sanırım. Tarihimizde Genç Osman'a karşı ter

İngilizlerle kan davam var!

Geçen hafta perşembe günü uzun bir yolculuktan döndükten sonra elimi yüzümü yıkamış, rahat bir şeyler giymiş, hangi amaçla olduğu belli olmayan bir saikle televizyon kanalları arasında avare avare dolaşırken bir anda; -kanalın adı mühim değil, hangisi olsa aynı manzarayla karşılaşacaktım nasılsa- birbirine benzer, her gece karşımıza çıktıkları için

"Kuvayı Milliye Destanı" bile Nazım Hikmet'i kurtaramadı!

17 Ocak 1937 Pazar gecesi Nazım Hikmet halasının oğlu Celalettin Ezine'nin evinde misafirdi. Akşam yemeği yenmiş, koyu bir sohbete dalmışlardı. Gitmeye yakın bir zamanda kapının zili çaldı. Kapıyı evin hanımı açtı, eşikte birkaç sivil polis vardı; Nazım Hikmet buradaymış, aranıyormuş, emir gereği onu alıp götüreceklerdi. Şair konuşmaları duydu, ken