Misbah Eratilla

Yeni Asya

Şekerci Han'da meydan okuma

Hasan Fehmi, bir gün bir haber okur. Haberde İstanbul'a bir adamın geldiğini ve Şekerci Han'daki odasının kapısına "Kim ne sorarsa sorsun, yalnız cevap verilir. Kimseye soru sorulmaz" şeklinde bir yazı astırdığını duyar. Kendi kendine böyle bir iddia sahibinin ancak bir deli olabileceğini düşünmüş. Bediüzzaman'ın meydan okuması medresede tartışma k

Kuvvet var istimal etmek yok

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin, Emirdağ'a geldiği ilk günlerden itibaren hizmetine bakan birkaç talebesi vardı.Talebeler nöbetleşe hizmet ederdi. Bediüzzaman'ın talebelerinden tüccar olan Hamza Emek, dükkânı olduğundan dolayı nöbetini pazar gününe almıştı. Hamza Emek, her pazar Bediüzzaman'ın tashih edeceği kitapları ve çay takımını alarak o

Urfa seması kuş sesleriyle çınladı

Molla Abdülhamid, Bediüzzaman'a muhabbet besleyen talebelerine şefkatle kucak açan ve onları himaye eden bir zattı.Risale-i Nurları okuduktan sonra Bediüzzaman'a birçok Arapça mektup yazdı. Cizreli şeyh Seyda'nın halifesi iken Risale-i Nurları tanıdıktan sonra artık Bediüzzaman'ın virt edindiği duaları okumaya başladı. Ruslar, I. Dünya Savaşı'nda D

Afyon'da zor 72 gün

Bediüzzaman, Afyon hapsinde çektiği işkenceli, tecridli ve zulüm dolu 20 aylık çileli hayatı sona erince hapisten çıkar.Afyon hapishanesinin geçmişten gelen geleneğine göre tahliyeler hep sabah saat on civarında olurdu. Ancak bu defa bir istisna oldu ve Bedüüzzaman'a özel bir kural uygulandı. Bediüzzaman, 20 Eylül 1949 günü şafak ile sabah namazı v

"Risale-i Nur'u oku, okut"

Mehmet Emin Er, Norşin'de Molla Sadreddin Yüksel vasıtasıyla Risâle-i Nurları tanır. Risaleleri okudukça Bediüzzaman'ı görme isteği uyanır.Bir zaman sonra Bediüzzaman'ı ziyaret etmek için Isparta'ya gider. Ceylan Çalışkan'ı bulur. "Beni uzaktan takip et. Kimseye hissettirmeden arkamdan yürü. Sivil polisler seni görürlerse karakola götürürler" der.

Eskişehir'e doğru

Bir akşamüzeri jandarma bölük kumandanı, jandarma eri İsmail Kahraman ve iki askere haber göndererek hazırlıklarını yaparak tabura gelmelerini söyledi. Tabura gittiklerinde yirmi iki asker tam teçhizatlı bekliyordu. Bu sayı sonradan sekseni bulmuştu.Kimse neden bir araya geldiklerini bilmiyordu. Sonra yüzbaşı geldi ve askerlere "Kubilay" hadisesini

Şekir Ağa

Molla Said-i Meşhur ara sıra, Van'ın etrafındaki kaza ve kasabalara da giderek ilmî toplantılar yapar, müşkül meseleler üzerine tartışmalarda bulunurdu.Bir taraftan da aşiretleri dolaşarak onların aralarını düzeltmeye çalışırdı. Aşiretler arasındaki husumet ve adavetlere müdahale eder, onları hemen barıştırırdı. Şeker Ağa, Van dolaylarında on iki k

Meşhur ve sözü hüccet bir zat

Siirtli Molla Halil'in tam olarak adı Halil bin Hüseyin es-Siirdî el-Ömeri el-Kurdî'dir. Nesebi Hz. Ömer'e dayanan Molla Halil, ilk eğitimini babasından alır.Bölgedeki seçkin âlimlerden gerekli eğitimi aldıktan sonra ilim alanında ilerlemek maksadıyla Duhok'a bağlı İmâdiyye'de, İmâdiyye müftüsü Molla Mahmud Behdînî'den fıkıh usulü ve hikmet (felsef

Vehhâbî âlimler ve Bediüzzaman

Bitlisli Şeyh Emin Efendi ile Bediüzzaman'ın soru-cevap şeklindeki ilmî münazaralarının yapıldığı günlerde, Bitlis Valiliğine üç Vehhabî âlim gelir.Bu Vehhabî âlimler gittikleri yerde Ehl-i Sünnet âlimlerine kafa karıştırıcı sorular sorarak onları susturduktan sonra Vehhabîlik mezhebini yayarlar. Bu âlimlerin etkisiyle Bitlis Valisi de Vehhâbîlik m

Bediüzzaman'dan Ceylan Çalışkan'a tavsiyeler

Bediüzzaman ve talebeleri 15 Temmuz 1944 tarihinde Denizli cezaevinden tahliye olur. Talebelerin tamamı evlerine dönerken Bediüzzaman'ın yeni yeri belli oluncaya kadar şehir otelinde bir buçuk ay kadar sıkı bir koruma altında tutulur.Gelen resmî yazı sonrası 31 Temmuz 1944 tarihinde Denizli'den alınarak Afyon'a getirilir ve Ankara oteline yerleştir