Mikail Yaprak

Yeni Asya

Mazlum coğrafyalarda foseptik çukurları ve zalimler

E-postamda bulunan bir hikâyeye tekrar bakınca; hikâyenin bir Türkiye köyünde yaşanan mahallî şekliyle anlatımının ötesinde bambaşka bir metafor zihnimde canlandı.Bir Avrupa ülkesinde otuz yılını geçiren bir dostunuz olarak, böylesi gerçek hayat hikâyelerini bizzat yaşamamış olsak bile, "gurbet duyguları"nı hep beraber soluklamışızdır. Okuyacağınız

"Bu bayramda bu bayrağı takmak hakkımdır!"

Afyon Hapishanesi Müdürü Mehmet Kayıhan'ın bir Cumhuriyet Bayramında, Said Nursî'nin koğuşuna astırdığı bayrak hâdisesi, sanki onu yanlış anlayanlara ders verdirecek ve nesilden nesile intikale edecek, kaderin hazırladığı bir ders programıdır. Yıl 1948!Gûya Bediüzzaman; koğuşuna asılan bu bayrağı istemeyecek, reddedecek, yırtacak veya yırttıra-cak.

Adamına ve zamanına göre nasihatler

Arapça olan "nasihat" çok kapsamlı bir kelimedir. Aynı şekilde "felah" kelimesi de.. O kadar ki, bazı dil bilimcileri; nasihat ile felah kelimeleri kadar dünya ve ahiret hayırlarını bünyesinde toplayan kelime olmadığını söylerler.Ayet-i kerîmede Rabbimiz, "Ben size öğüt veriyor, sizin iyiliğinizi istiyorum." buyuruyor.1 Nuh Aleyhisselâmın ağzından

"İslâm en iyisi, ama biz en iyisi değiliz"

Merhum Aliya İzzetbegoviç, 1997 yılında Tahran'da yapılan İslâm Konferansı Örgütü toplantısında yaptığı konuşmada şöyle diyordu:"Çok açık konuştuğum için beni bağışlayın. Güzel yalanların yardımı olmaz, ama acı gerçekler bir ilâç olabilir. Batı çöküntü içinde ya da dejenere olmuş değil. Kendi kendini kandıran komünizmin 'Çürümüş Batı' propagandası,

Lâiklik ve Risâle-i Nur'un zuhuru

Bu başlık hemen ilk bakışta "alâkasız" gibi algılanabilir. Fakat Risale-i Nur'un yazılmaya başlanıp el yazısıyla ve el altından intişarı zamanındaki ahvâl-i memleket ve siyaset nazara alınırsa, bu "alâkasızlık" ortadan kalkar.Siyasetin dinsizliğe alet edildiği, Kur'ân hükümlerinin ve sünnetin rafa kaldırılmak istendiği, nerdeyse Allah demenin bile

Adalet! Adalet! Adalet!

Menkıbe, sözlükte "övünülecek güzel iş, hareket" mânasına gelir.Evliya menkıbeleri masal, efsane ve destan gibi olağanüstü olayların anlatıldığı edebî türler içinde değerlendirilmekle birlikte konularının gerçek velîler olması; bunların yaşadıkları zaman ve mekânın bilinmesi, anlatılan olayın gerçek olduğuna inanılması, sade bir üslûpla yazılmış ol

Ömer Muhtar'dan İtalyan hâkim: Biz ya kazanırız, ya ölürüz!

(93 yıl önce bir Eylül ayında idamla şehâdete ermişti) Ömer Muhtar'dan İtalyan hâkime:Biz ya kazanırız, ya ölürüz!Dünyaca tanınmış usta oyuncular marifetiyle filmleri de yapılan Ömer Muhtar; 1858'de Libya'nın dağlık bölgesi Cebel Ahdar'da dünyaya gelen, 16 Eylül 1931'de idam ile şehid edilen mümtaz, mümeyyiz, mücahid ve âlim bir kahramandır. Strate

Ömer Muhtar'dan İtalyan hâkime: Biz ya kazanırız, ya ölürüz!

(93 yıl önce bir Eylül ayında idamla şehâdete ermişti) Ömer Muhtar'dan İtalyan hâkime:Biz ya kazanırız, ya ölürüz!Dünyaca tanınmış usta oyuncular marifetiyle filmleri de yapılan Ömer Muhtar; 1858'de Libya'nın dağlık bölgesi Cebel Ahdar'da dünyaya gelen, 16 Eylül 1931'de idam ile şehid edilen mümtaz, mümeyyiz, mücahid ve âlim bir kahramandır. Strate

Kıssalarla: Doğru yerde olmak vee.. Ölmek!

Ölmeden önce bir baba oğluna şöyle der: Bu saati bana büyükbaban verdi. İki yüz yıldan eski bir saat. Ancak bunu sana vermeden önce bir iki şey yapmanı istiyorum.Şimdi git sokağın başındaki saatçiye ve kaç para ettiğini sor. Oğlu gider, döner ve babasına; "Saatçinin, bu eski saate ancak 5 dolar verebileciğini söyediğini" aktarır. Babası tekrar şimd

"Ne mutlu o adama ki.."

Tarih sayfaları, haddini aşanların ibretli akibetleriyle doludur.Aynı zamanda kendini bilip haddinden tecavüz etmeden ömrünü tamamlayan mutlu insanların serüvenleri de her zaman örnek alınıp nesilden nesile tevdi edilecek mahiyettedir. Üstad Bediüzzaman, 1911'de Şam'da irad ettiği hutbeye başlarken, hamd ve salâttan sonra tam bir "haddini bilme" de