Van'da hizmet külliyesinin açılışı sonrasında külliyatın da açılışı gerçekleşmiştir.
Kütüphanemizde orijinal naylon kılıfları içinde ihtiyaç için bekletilen hatıra külliyatı da; risale okuma programında ihtiyaç duyulması üzerine Şanlıurfalı gençler tarafından açılmıştır. Naylonları sökülüp okunmaya başlanmıştır. Yani böylece Külliyatın açılışını da Şanlıurfalı gençler gerçekleştirmiş oldular. Ne diyelim.. O güzelim baskılı Risaleler de zaten okunmak için değil miydi İstifademiz ziyade ola..
Demek oluyor ki; ülkemizin ve dünyanın neresinde olursa olsun mevcut hizmet binalarımız, (adına külliye densin veya denmesin) Risale-i Nur külliyatının okunması, âzamî derecede istifâdenin sağlanması ve hayata geçirilmesi içindir.
Yâni bir yönüyle serbest ilim, irfan ve îman üniversitesinin şubeleridir. Bedîüzzaman'ın tâ geçen asrın başından beri ideâli olan "Medresetü'z-Zehrâ"sının farklı bir formatta tahakkukunun göstergesidir.
Onun bu ideâlini gerçekleştirmesi yolundaki gayretlerinin detayları Tarihçe-i Hayat'ında, Lâhika mektuplarında mevcuttur ve her vesileyle farklı boyutlarıyla gündeme gelmektedir. Şimdi sadece Vikipedi'ye giren şeklini buraya almış olalım: "Said Nursî Van'da Horhor Medresesi'nde talebelerine ders vermekteyken, geleneksel medrese eğitim sistemini yeterli bulmuyor ve bazı yeni metotlar uyguluyordu. Yeni metodunu "Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc" diye özetleyen Said Nursî; Van, Bitlis ve Diyarbakır illerinde fen bilimleriyle İslamî ilimlerin birlikte okutulacağı, Doğuda cehaleti ve bilgisizliği ortadan kaldıracak nitelikte, Medresetü'z-Zehra ismini verdiği birkaç üniversitenin yapımı düşüncesini hükûmete iletmek için 1907 yılında İstanbul'a gelir. El-Ezher Üniversitesi'ne kardeş olarak tarif ettiği bu üniversitede "lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak" diye özetlediği Arapça, Kürtçe ve Türkçe olmak üzere üç dilde eğitim yapacağını belirtmektedir. Said Nursî bu Üniversitenin Müslüman milletlerin menfî ırkçılık fikriyle ayrılmasının engellenmesi için gerekli olduğunu söylemiştir. Bu üniversite, Mısır'daki El-Ezher Üniversitesi'nin bir benzeri gibi düşünülüyordu."
İşte Van'daki çiçeği burnunda külliyemizde fen dersleriyle İslamî ilimlerin beraber okutulmasının bir nümunesini Şanlıurfalı eğitimciler, beraberlerinde getirdikleri liseli ve üniversiteli öğrencilerle fiilen göstermiş oldular. Hazırladıkları ders programlarını 8-15 Temmuz arası bir süre içinde en verimli bir düzeyde uyguladılar.
Ders, seminer ve müzakerelerinde; Üstad Bediüzzaman'ın, "Vicdanın ziyâsı, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizâcıyla hakikat tecellî eder. .."
Sözlerinin âdeta tatbikatını yaparak istifade trendini en yüksek seviyeye çıkardılar.
Risale-i Nurlar, okunduğu her yerde muhataplarını zaten bu tarzda aydınlatıyor. Kâinata öyle baktırıyor ki, her bakış marifetullah dersine dönüşüyor. Modern bilimi ve fen derslerini öyle okutuyor ki, o bilimler de marifetullah dersi oluyor.

121