M. Latif Salihoğlu

Yeni Asya

Milliyetçilik anaforu

Irkçılık manasındaki milliyetçiliğin kökü dışarıda olduğu için, o cereyanın başındakiler hiç güven vermiyor.Onlarda istikrar, istikamet diye bir şey yok. "Bozuk Avrupa" nasıl üflüyorsa, onlar da burada öyle oynuyor. Bu sebeple, oyunun kuralları bazen çok keskin ve radikal şekilde değişebiliyor. Öyle ki, bir zamanlar elinde idam urganı ile meydanlar

Serdaroğlu'na cevap-3

Civanmert Karadenizlilerin de tepki gösterdiği "Karadeniz" isimli gazetenin yazarı Rıfat Serdaroğlu'nun Said Nursî hakkında ileri sürdüğü mesnetsiz isnat ve ithamlarına cevap vermeye devam ediyoruz.Tabiî, bu cevaplar aynı veya benzer ithamlarda bulunanlar için de geçerli. Kaldı ki, bizim Sn. Serdaroğlu ile şahsî bir münasebetimiz olmadığı gibi, onu

Serdaroğlu'na cevap-2

Said Nursî'ye çatmayı kendince marifet sayan bazı "Atatürkçü politikacılar" var. Meselâ, Muharrem İnce ve Rıfat Serdaroğlu gibi.Tuhaftır ki, ikisi de yeri geldiğinde Süleyman Demirel'i takdirle yâdettikleri hâlde, Said Nursî hakkında merhum Demirel ile taban tabana zıt düşüyorlar. Bilvesile, Demirel'in meşhûr sözünü hatırlatmış olalım: "Said Nursî,

Serdaroğlu'na cevap-1

Geçmişte AP, DYP ve ANAP'da siyaset yapmış, bakanlık makamında bulunmuş, halen Doğru Parti Genel Başkanlığını yapmakta olan Rıfat Serdaroğlu'dan söz ediyoruz.https:karadenizgazete.com.tr'de köşe yazarlığı da yapan Serdaroğlu'nun 10 Kasım 2024 tarihini taşıyan "1919'dan 2024 Türkiyesi'ne" başlıklı yazısı, kelimenin tam anlamıyla bir "çelişkiler yuma

Demokrasi amaç mı, araç mı

Dindar kesimin demokrasiye bakışı çeşit çeşittir:Bir kısmı demokrasiyi küfür rejimi olarak gördüğü için kökten karşıdır. Bir kısmı, demokrasiyi iktidara gelme, iktidarda kalma aracı olarak gördüğü için, işine geldiği gibi yorumluyor. Sayıca az bir kısmı ise, demokrasiyi, eski tabirle meşrutiyetin karşılığı olarak kabul edip, onu ülke yönetimi için

Risaleleri okuyan "Nur"lanıyor

Bir önceki yazıda, yüzde yüz yerli olan "Nurcu" tâbirinin esas mânası ile bazılarının zihninde çağrıştırmış olduğu farklı mânalara değindik.Bu yazıda ise, Kurân'ın malı olan Nur Risalelerini okuyanların nasıl "Nur"landıklarına ve onlara neden "Nurcu" denildiğine temas etmeye çalışalım. Risale-i Nur'un gayesi ve hedef-i maksadı, "iman kurtarma" hiz

"Nurcu" olmak "Nursuz" kalmaktan iyidir

''Nur'' aydınlatıcı, sarıcı, okşayıcı, kuşatıcı, ufuk açıcıdırNur, kimseyi incitmez. Yaralamaz. Kimseye zarar vermez. Dolayısıyla, nurdan rahatsız olunmaz. Nurdan rahatsız olan yarasadır (huffaş) ve yarasa tabiatlı insanlardır. İşte, bu mânada nurlu olmak, yahut nurcu olmak, şüphesiz ki nursuz olmaktan, yahut nurdan mahrûm kalmaktan çok çok daha iy

Ülkenin huzurlu-güvenli dönemleri

Ülkede huzur ve iç barışın sağlandığı dönemler olduğu gibi, kargaşanın ve çatışmaların yoğunluk kazandığı dönemler de var.Şimdilerde ise, gerginliğin kasdî ve plânlış şekilde tırmandırıldığı bir döneme girmiş bulunuyoruz, ne yazık ki... Bizim vazifemiz, daima yatıştırıcı rol oynamaktır. Sulh ve sükûneti sağlamaya çalışmaktır. Vatandaşlar ve kardeş

İstiklâl gazileri ve madalyaları

Günün Tarihi: 6 KASIM 1922Millet Meclisi, Batı Cephesinde yararlılık gösteren subaylara, 6 Kasım 1922'de İstiklâl Madalyası verilmesini kararlaştırıldı. Tabiî, her gazilik madalyası "İstiklâl Madalyası" demek değildir. Savaşa katılan Kore ve Kıbrıs gazilerine de madalya verildi. Ancak, bunlar da İstiklâl Madalyası sayılmazlar. Her ikisi de "kahra

Çattırdı felek, Ecevit'i İsmet'e

Günün Tarihi: 5 KASIM 1972Cumhuriyet tarihinde, Mustafa Kemal dışında, bütün hayatını Kemalist kulvarda tüketmiş ve bu yolda meşhur olmuş dört tane daha "Mustafa" var: Mustafa İsmet Paşa, Mustafa Fevzi Paşa ve Mustafa Bülent Ecevit. İsmi geçen dört Mustafa da, "yüz bin baş"al mal olan inkılâplara taraftar olmakla beraber, feleğin garip bir tecellis