Latife Hanım ve Kemalistler

Atatürkçüler Latife Hanımı sevmezler. Ona da, hatırasına da saygı duymazlar. Dahası, Latife Hanımın hatıra notlarının yayınlanmasını dahi istemezler. İşin garibi, erkekler gibi Atatürkçü kadınlar da aynı durumda.

Sözde kadın hakları savunucusu kesilen bu kimseler, Mustafa Kemal'in hayatına giren ve fakat ancak iki buçuk sene bu hayata katlanabilen Latife Hanımın hakkına-hukukuna sahip çıkmadıkları gibi, onun o yıllarda neler çektiğini, nelere katlandığını, hatıra notlarında neler yazdığını bile umursamazlar. Bunların hiç birini umursamadıkları için, vasiyetinin çiğnenmesine de ses çıkarmazlar.

Sevsinler sizin insaniyetinizi ve de insan hakları savunuculuğunuzu...

Böylesi davranış sahipleri, kelimenin tam anlamıyla "ikiyüzlülük" yapıyorlar; başka bir şey değil. Yoksa, neden Latife Hanımı hatırlamasınlar Neden onun tam elli sene boyunca (1925-1975) çekmiş olduğu esaretli çileyi umursamaz bir tavırla geçiştirsinler Hiç aklın alacağı, vicdanın kabul edeceği şey değil.

Mustafa Kemal ile Latife Hanımın evliliği, 29 Ocak 1923 tarihinde gerçekleşir. Nikâh esnasında, en üst rütbeli paşalar da hazır bulunur: Fevzi Çakmak ile Kâzım Karabekir Mustafa Kemal'in, Abdülhalik Renda ile Salih Bozok da Latife Hanımın nikâh şahidi olurlar.

Başından nihaî tarihe kadar iki buçuk sene kadar sürer bu evlilik dönemi, 5 Ağustos 1925 günü resmî olarak son bulur. Hükümet tarafından boşandıklarına dair hazırlanan bir bildiri radyodan da ilân edilir. Yani, söz konusu "boşanma kararı" garip şekilde bir "hükümet kararnâmesi"ne dönüştürülmüş olur.


Latife Hanım

Bu tarihten sonra, Ankara'dan ayrılan Latife Hanım, önce İzmir'e gider, ardından da İstanbul'a gidip Nişantaşı semtindeki bir eve yerleşir.

Latife Hanım, ölüm tarihi olan 12 Temmuz 1975'e kadar evinde adeta mahpus kalır. Rahatça dışarı çıkamaz. Bir yere gidip gelemez, gezemez. Aynı şekilde, sözlü veya yazılı hiçbir açıklamada bulunmaz, bulunamaz. Hatta, kendi el yazısı ile derleyip topladığı bilgileri, belgeleri de açıklamaz, yayınlamaz, daha doğrusu yayınlayamaz.

Tuttuğu hatıra notlarının ölümünden 25 yıl sonra açıklanmasını vasiyet eder. Vasiyete göre, özel notlarının Temmuz 2000 tarihinde açıklanması gerekiyordu. Ancak, onun bu vasiyeti de yerine getirilmedi; yerine getirilecek gibi de görünmüyor. Öyle sıkıca bir tedbir alındı ki, saklanmış olduğu çelik kasaların tek kişi tarafından açılması adeta imkânsız bir hale getirildi.

Çok basit birtakım gerekçelerle, TTK tarafından 2006'da "Konunun kapandığı ve Latife Hanıma ait arşivin hiç açılmayacağı" yönünde bir açıklama yapıldı.