M. Latif Salihoğlu

Yeni Asya

Namık Kemâl'in hürriyet aşkı-1

GÜNÜN TARİHİ 2 Aralık 1888Hürriyet imânın bir hassası, bir özelliğidir. İnsanlar hakkıyla hür olursa, Allah'a karşı liyâkatlı bir kul olabilir ancak. Aksi hâlde, "kula kul olmak" gibi insan haysiyetine yakışmayan derekelere düşebilir. 1 İşte, böyle "kulluk içindeki hürriyet"in en çok yakıştığı şahsiyetlerden biri olarak hep rahmetle andığımız Namık

Yakın tarihin karanlık sayfaları-2

Bir önceki yazıda, yakın tarihte yaşanmış olup mahiyeti ve arka planı tam bilinemeyen gelişmelere hakkında genel değerlendirmede bulunduk.Bu bölümde ise, mühim bazı vakıalar hakkında özet bilgiler sunmaya çalışalım. Ta ki, hem kategorik sorgulama, hem de genel değerlendirme daha net, daha rahat bir şekilde yapılabilsin. BİRİNCİSİ: Mahiyeti aydınlat

Yakın tarihin karanlık sayfaları-1

Günümüz nesli, yakın tarihinin gerçeklerini öğrenemedi. Daha doğrusu, kasten ve bilerek öğrenmekten mahrûm bırakıldı. Öğretilenlerin çoğu da, ne yazık ki yalan, yanlış ve düzmeceden ibaret şeyler.Bu yalan rüzgârına sebebiyet verenlerin başında ise jakoben Kemalistler geliyor. Onlardan general olmuş, hatta genelkurmay başkanı olmuş kimselerin yazdık

Yenilik fâciası

Günün Tarihi: 27 KASIM 1934Bundan tam 90 sene evvel, yani 1934'te bugünlerde Türkiye'de "yenilik" adına türlü fâcialar yaşandı. Bu fâcia, kısa zamanda bir "kültürel katliâm"a dönüştü. Eskiye ait ne tür bir güzellik varsa, milletin hayatında yer edip kökleşmiş dinî, örfî, harsî ne tür bir özellik varsa, hemen tamamı yok edilmeye çalışıldı. Dahası,

Yüz yıldır istikrar bulamayan parti

Cumhuriyetin ilânından önce kurulan Halk Partisi, yüzyılı aşkın süredir bir türlü istikrar bulamadı. 1950'de önce, hiçbir partiye hayat hakkı tanımayan o partiyi, 1950'den sonra bu aziz millet ona tek başına iktidar olma şansını tanımadı.Hadiselere Kur'ân'ın dürbünüyle bakan Hz. Bediüzzaman, kalbe gelen bir ihtarla, bu necip milletin o günahkâr par

İmanî-ahlâkî buhran şiddetlendi

Manevî buhran, zelzele gibidir. Ferdi, aileyi, cemiyeti şiddetle sarsıyor. Bilhassa gençleri ve biçareler kısmını vurup âdeta enkaza çeviriyor.Hz. Bediüzzaman'ın bu meyandaki meşhur sözünü hatırlayalım: "Dünya büyük bir manevî buhran geçiriyor." Bu büyük ve sarsıcı buhrana karşı çare olarak "İslâm'ın ter ü taze iman esasları"nı gösteren Bediüzzaman

Asıl dava konusu-3

Dünyaya ve siyasete tapınırcasına bağlananlar, başkasını da kendileri gibi zannederler. Oysa, onlar aldanmışlar ve aldanıyorlar. Dahası, hem ardniyet, hem sûizan sahibidirler.İşte aynı o dünyaperestler, vaktiyle Bediüzzaman Said Nursî'yi de kendileri gibi siyaset cereyanında zannetmişler. Zannetmekle kalmamış, onu açıkça itham etmişler. "Sen gizli

Asıl dava konusu-2

Bediüzzaman Hazretlerinin, Risale-i Nur'un ve Nur Talebelerinin asıl davası, hiç şüphe yok ki "imana hizmet davası"dır. Bu ehemmiyetli nokta, hem tarihin tescilinde, hem adliyelerin temyiz kararında, hem de yaşanan sayısız tecrübelerin şehadetiyle sabittir.Esasen, bu ana davanın dışına çıkanlar, aynı zamanda Nur dairesinin de dışına çıkmış olurlar.

Asıl dava konusu-1

Risale-i Nur davasının görüldüğü ilk mahkeme 1935'te Eskişehir'de yapıldı. Sekiz celse devam eden mahkeme, bilindiği gibi kimlik tesbitinden başladı. O esnada Bediüzzaman Said Nursî'ye soruldu "Ne iş yaparsın" diyeTalebeleri ve görgü şahitlerinin şehadetiyle, Hz. Bediüzzaman, işaret parmağını ileri doğru uzatarak şu cevabı verir: "İmana hizmet." Ev

Mustafa Kemal'in cenaze merasimi

Günün Tarihi: 19 kasım 1938Mustafa Kemal öldüğünde "Allahû ekber" demek yasaktı. 1932'de konulan bu benzersiz yasak, minarede, cami içinde-dışında, hatta cenaze namazında bile devam ediyordu. Şu da var ki, sırf "Ezan yasaklandı" denilmesin diye, "Allahû ekber"in yerine şarkı gibi söylenen "Tanrı uludur" ucûbesini ikame etmişlerdi. Bu komedi, tâ Ha