Lütfi Albayrak

Takvim

Dedikodunun dedikodusu

İLK ÇAĞLARDA: Dedikodu aslında bir tür "survivor" bilgisiydi. Kabilede biri diyordu ki: - Aman dikkat, mağaranın arkasındaki Korkut geçen gün avı çaldı. Bu bilgi kulaktan kulağa yayılıyor, hırsız da topluluktan dışlanıyordu. Yani dedikodu, ilkel dönemin Twitter bildirimiydi. ANTİK DÜNYADA: Yunanistan'da halk tiyatroları vardı ama kulis dedikodusu d

Akrabalar & Akbabalar

İnsanoğlu dünyaya yalnız gelmez. Daha ilk nefesinde, yanında görünmez bir kalabalık belirir: akraba ordusu. Bu ordu bayramlarda, düğünlerde, taziye evlerinde ve elbette miras davalarında ortaya çıkar. Ancak bu kalabalığın içinde, farklı bir tür vardır: akbabalar. Bunlar da akrabaların içinden çıkar, ama kan bağına değil, mal bağına bağlıdırlar. Ak

Kadınların süper güçleri

Çorap bulma gücü: Evde kaybolan çorabı kokusundan tanıyabilir. Kumanda dedektörü: Koltuğun arkasında mı, halının altında mı anında bulur. Detay mikroskobu: Saçını 1 cm kestirsen "Sen kestirdin mi" diye sorar. Hava durumu hissi: "Üşürsün" der ve gerçekten üşürsün. Telepati mesaj okuma: "Sorun yok" yazılan mesajın yüzde 100 sorun içerdiğini çöze

"Ben sana layık değilim"

İlişkiler tarihi boyunca en fazla kullanılan, en fazla içi boşaltılmış, en fazla "yalan olabilir" kategorisine giren cümlelerden biri şüphesiz ki: "Ben sana layık değilim." Bu cümle aslında bir "aşkın KDV'si" gibidir: Ödemenizi yaparsınız ama tam olarak nereye gittiğini asla bilemezsiniz. CÜMLENİN EVRENSEL ÇEVİRİLERİ "Ben sana layık değilim" = "Sık

Dünyada hesap ödeme şekilleri

TÜRKİYE: Hesap gelince "garsonu köşeye çekme" sporu başlar. Kazanan, kartı gizlice verendir. ABD: "Split the bill" kültürü. Herkes kendi yediğini öder. "Ben sana 2.35 dolar borçluyum" ayrıntısı bile olur. JAPONYA: "Warikan" sistemiyle herkes eşit öder. Kimin ne yediği tartışılmaz. ÇİN: Hesap kavgası ciddi prestij işidir. Bazen arkadaşlıklar bu yüzd

Yalakasyuslar

"Şimdi, insan doğasının en ilginç türlerinden birinin gizemli dünyasına yolculuk ediyoruz..." Kamera, loş bir ofis koridorunda sessizce ilerler. Kapının önünde pusuya yatmış bir silüet görünür. "İşte karşınızda: Yalakasyus. Onlar, doğal ortamlarında çoğunlukla otoritenin birkaç metre çevresinde bulunur. Her an atılacak bir fırsat cümlesini beklerl

Kendinle kavga etmek

Kendi kendine trip atmak: "Sen bana bunu yapmayacaktın!" (Ama o da sensin.) Sessiz kalma cezası: İç sesinle konuşmuyorsun, ama aynı kafadasınız. Kendi mesajını görmezden gelmek: "Ben yazmadım sanki..." diye üç nokta bırakmak. Küs yatağa yatmak: Sağ tarafın sol tarafına dargın... Battaniye ikiye bölünmüş. Kendi özrünü kabul etmemek: "Özür diler

Kadınların ''Yok bir şey''i

"Gerçekten yok bir şey." Nadir görülen, nesli tükenmekte olan tür. Yüzde 1 ihtimal. "Senin anlamanı istiyorum." Çeviri: Ben söylemeyeceğim, sen telepatiyle çöz. "Beni kızdırdın ama farkında değilsin." Yakında farkında olacaksın... "Üzerime gelme, ama geri de çekilme." Zorunlu denge oyunu. "Kendi kendime konuşayım, sen şimdilik sus." En güvenli

Bir zamanlar gazete

GAZETENIN katlanma sesi, televizyon açılış müziğinden daha ikonikti. MÜREKKEP kokusu, kahve kokusuyla karışınca "sabah ritüeli parfümü" olurdu. BULMACA köşesini çözen, evde "dahi" statüsü kazanırdı. ÇOCUKLAR gazeteden uçurtma yapar, rüzgâr estikçe "ekonomi sayfası" havalanırdı. SPOR sayfası, kahvehanede kavgaların yakıtıydı. ÜÇÜNCÜ sayfa habe

Kahvehane tipleri

Sürekli Çay İsteyen: Çayı gelmeden yenisini ister, garsonun gözüne fener gibi bakar. Gazete Katlayıcı: Spor sayfasını eline alınca kimseye okutmaz, köşe yazarlarından daha bilgilidir. Sonsuz Hikâyeci: "80'lerde ben..." diye başlar, 90 dakikalık film gibi anlatır. Okey Profesörü: Taşlara şöyle bir bakıp herkesin elini çözer, yenilirse taşları su