Kavga dediğin, iki kişinin birbirine bağırdığı değil, birinin haklıymış gibi göründüğü stratejik satranç oyunudur.
İşte bu oyunda ustalaşman için sekiz altın taktik:
"Ben demiştim" yetkisi:
Her şeyin özeti bu.
Olay ne olursa olsun, zamanlama mükemmel olmalı:
"Bak gördün mü Ben demiştim." Kimse gerçekten ne dediğini hatırlamaz ama "Ben demiştim" dediğin anda tarihe yön vermiş gibi olursun.
Sesini değil, vurgunu yükselt:
Kavga bağırmakla değil, kelimeyle kazanılır.
"Ben seni anlamaya çalışıyorum ama sen savaş açıyorsun." Bu cümleyle hem mağdur, hem olgun, hem bilge görünürsün.
Karşındaki ne diyeceğini bilemez çünkü mantıksız hissettirir.
"Sorun şu ki..." başlangıcı:
Bilimsel görünür.
"Sorun şu ki, sen olayları hep yüzeyde okuyorsun." Ne demek belli değil ama ciddi duyulur.
Bir anda tartışma bilimsel konferansa dönüşür.
Sakinlik: Sessizlikle güç gösterisi:
Kavganın ortasında aniden sus.
Karşındaki "Bir şey mi oldu" diye gerilir.
O paniklerken sen "enerjisini koruyan bilge kişi" gibi görünürsün.
Sessizlik: En pasif-agresif silahtır.
"Objektif olalım" tuzaklaması:
"Objektif olalım, sen de biliyorsun ki ben haklıyım." Klasik psikolojik kapan.
"Objektif olalım" dediğinde karşı taraf refleks olarak savunmayı bırakır.
Sonrasında söylediğin her şey kutsal gerçekmiş gibi algılanır.
Duygusal bomba:
"Ben seni kırmamak için sustum, sen bana bunu mu yapıyorsun" Bu, kavgayı akıl zemininden alıp duygusal alana taşır.
Artık konu senin haklılığın değil, onun vicdan azabıdır.
Karmaşık cümle tekniği:
"Bu ilişkide alt metinleri hiç analiz etmiyorsun." Ne dediğin önemli değil, anlam karmaşası içinde karşındaki susarsa otomatikman sen kazanırsın.
Kapanış müziği:
"Neyse." Her büyük savaş "neyse" ile biter.
Son sözü sen söylersen, zihinler "Haklı olan oymuş" diye kodlar.
Basit, sessiz ama ölümcül.
Sonuç:
Kavga kazanılmaz, yönetilir.
Önemli olan haklı olmak değil, haklı görünmeyi stratejik biçimde kurgulamaktır.

3