Kâzım Güleçyüz

Yeni Asya

"Kürt siyaseti" ve devlet

50 öncesi tek parti devrinde "doğuKürt isyanları olarak tarihe geçen olaylar çok sert ve kanlı bir şekilde bastırılmıştı.Ama DP iktidarıyla çok partili sisteme geçildikten sonra tek bir isyan bile olmadı. Bölge halkını kucaklayıp yöreye hizmet götüren politikalar bunda hayli etkili oldu. Şeyh Said'in torunu başta olmak üzere önceki olayların mağdur

Dinin daha fazla zarar görmemesi için

Bediüzzaman dinin ortak değer olduğunu, başta siyaset olmak üzere hiçbir dünyevî cereyana alet edilemeyeceğini, din adına siyaset yapılamayacağını, hele menfaat üzerine dönen tarafgir ve tekelci bir anlayışla yapılırsa büyük bir çoğunluğu dinin aleyhine geçirerek dine de büyük zarar vereceğini geçen asrın başlarında vurgulamıştı.Aradan geçen zaman

TCK 163'ten bugüne

Tek parti ve ihtilâl dönemlerinde Nur Talebeleri başta olmak üzere dindarlar Türk Ceza Kanununun 163., solcular da 141-142. maddeleriyle sürekli taciz edildi.1990'da bu maddeler Meclis tarafından kaldırılıncaya kadar da bu taciz devam etti. Kaldırılmalarına Yeni Asya vesile oldu. O yıl Ankara Kocatepe Camiinde okuttuğumuz Bediüzzaman mevlidi üzerin

47 ve 33

Çocukluk ve ilk gençlik günlerinden itibaren gönül bağı kurup 1978 Nisan'ının son günlerinde yayın kadrosuna dahil olduğumuz Yeni Asya'daki 47. ve köşe yazılarındaki 33. yılımızı tamamlamış bulunuyoruz.Geriye dönüp bakınca, adeta göz açıp kapayıncaya kadar geçen bu zaman zarfında Cenab-ı Hakkın bize çok güzel hizmetlerde bulunma fırsatı ve imkânı v

Şahs-ı manevî

Üstad Bediüzzaman'ın Risale-i Nur'la ortaya koyduğu hizmetin son derece önemli esaslarından biri şahsa değil, eserlere ve hakikatlere dayanması.Nazarları kendisine değil, hep Risalelere çeviren Üstad, çok tekrarladığı "Zaman cemaat zamanı" sözüyle de şahs-ı manevînin önemini ısrarla vurguluyor. Üstadın "Bâkî bir hakikat, fânî şahsiyetler üstüne bin

"Şûrâ kuvvet bulsun"

Kutlular Ağabeyin hizmet hatıralarında, Zübeyir Ağabeyin vefatından sonra, o güne kadar birlikte çalıştıkları hizmet arkadaşlarıyla yaptığı konuşmayı anlattığı kısım bilhassa manidar.Orada muhataplarına "Bundan sonra her işimizi meşveretle yürütüp aramızda mesafe açıklığına ve boşluğa meydan vermeyelim, aksi hâlde araya girip işletmek isteyenler ol

Şeriat ve medeniyet

Zaman zaman dinimizin hükümlerinin güncellenmesi şeklinde gündeme getirilen konu, her defasında bilinen rutin ve dar kalıplar içinde sığ ve cılız tartışmalara hapsediliyor.Oysa bu tarz derinliksiz yaklaşımlarla doğru sonuçlara ulaşılması mümkün değil. Çünkü mesele sadece fıkhın alanına giren hükümlerle sınırlı olarak düşünülüyor. Hâlbuki İslâm, fık

Dört mezhepteki demokrasi prensipleri

Bediüzzaman, bir asrı aşkındır üzerinde çalışılıp içinin doldurulmasını bekleyen son derece önemli tesbitlerinden birini şöyle ifade ediyor:"Hakaik-ı meşrutiyetin demokrasi prensiplerinin sarahaten açıkça ve zımnen örtülü olarak ve iznen müsaade edip onaylamak suretiyle dört mezhepten istihracı çıkarılması mümkün olduğunu dava ettim." (Eski Said Dö

Demokratikleşme ve Şeriat

Bediüzzaman'ın 110 yılı aşkın bir süre önce gündeme getirdiği ve hâlâ hayata geçirilip tamamlanmayı bekleyen birçok özgün proje var. Bunlardan en çok bilineni, Medresetüzzehra adını verdiği eğitim kurumu.Burada vicdanın ziyası olan dinî ilimlerle aklın nuru olan modern fenlerin kaynaştırılarak okutulması; felsefeyle dinin, Avrupa medeniyeti ile İsl

Şeriat, istibdadı şeytan gibi lânetler

Bediüzzaman bir asrı aşkın bir zaman önce yazdığı eserlerde istibdadı Müslümanların en önemli problemlerinden biri olarak niteleyip, hürriyet ve meşrutiyete sahip çıkmıştı.Ona göre, İslâmın mazi kıtasını tamamen istilâ etmesinin başlıca engellerinden biri istibdat ve baskı rejimleriydi. Bu durumu, İslâmın gönülleri fethetmesine set çeken bir engel