Geçen Kasım ayında kitap fuarı için Şanlıurfa'ya giderken uğradığımız Malatya'daki "deprem sonrası durum"la ilgili izlenimlerimizi yazarken şöyle demiştik:
"6 Şubat depremlerinin Malatya'da yol açtığı büyük yıkım ve tahribatın izleri hâlâ duruyor. Şehrin üçte biri yıkılmış. Yol kenarlarında, enkazı kaldırılan binaların bıraktığı boşluklar hemen göze çarpıyor.
"Ancak 'ağır hasarlı' raporuyla yıkım kararı verilen on binlerce binanın çoğunun hâlâ yıkılmadığı belirtilirken, 'hasar' raporlarıyla ilgili tartışmalar sürüyor. 'Arkası olan, ağır hasar raporunu hafife çevirtip yıkımı önlüyor' iddiaları seslendirilirken, çok sayıda bina hakkındaki rapor ve kararların itirazlarla mahkemelere intikal ettiği belirtiliyor.
"Depremde evi yıkılanlara vaad edilen yeni konutlar için öngörülen finans ve ödeme sisteminin, ödeme imkânı olmayanlar için gayr-i kabil-i tatbik olduğu ifade ediliyor.
"Bazı kamu binaları için, milyonlarca lira harcanarak 'güçlendirme' yapıldıktan sonra yıkım kararı verildiği de iddialar arasında.
"Depremin vurduğu il ve ilçeler kışta yakalandıkları deprem sonrasında bir kışa daha bu belirsizlik ortamında girerken, Malatya-Şanlıurfa güzergâhındaki birçok yerde tepeler halindeki moloz yığınlarına, sıra sıra dizilen çadır ve konteyner görüntülerine şahit olduk.
"Çadır ve konteyner dağıtımlarında partizanlığa dayalı ayrımcılıklar ve yolsuzluklar yapıldığı yönündeki şikâyetler hâlâ konuşuluyor.
"14-28 Mayıs seçimlerinde deprem bölgesinde iktidara bu kadar oy çıkmış olmasına da çoğu kimse inanmıyor ve akıl erdiremiyor."
Depremlerin en çok vurduğu iller olarak özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman ve hele Hatay'daki durumun çok daha kötü olduğu malûm.