Kâzım Güleçyüz

Yeni Asya

Zindan-ı atalet

Münazarat'ın sonunda yer alan ve önemine binaen İhlâs Risalesi'nin müstakil baskılarına da konulan çok ilginç bir soru-cevap var.Ayet ve hadislerden alınan ölçülerle cevabı son derece veciz bir şekilde verilen sual şöyle: Zindan-ı atalete düştüğümüzün sebebi ne "Tembellik, boş durma, işsizlik" gibi anlamlara gelen ataletin "zindan" olarak

Kanı durdurmak için

Terörü bitirmek Türkiye için bir hayat-memat meselesi.Yıllardır akan ve gencecik insanları aramızdan çekip alan kan durmalı, anaların gözyaşı dinmeli, hasret kalınan barış ve huzur sağlanmalı, herkes güven içinde aslî gündemine yoğunlaşarak yoluna devam edebilmeli. Bunca yıldır huzurumuzu, enerjimizi, kaynaklarımızı tüketen bu kanlı fitne artı

Terörsüz Türkiye için

Said Nursî, Risale-i Nur'la ortaya koyduğu hizmetin asıl ve öncelikli hedefinin esas itibarıyla insanların ebedî hayatlarını kurtarmak olduğunu, ama dünya hayatına bakan cihetiyle millet ve vatanın anarşi tehlikesinden korunmasını da netice vereceğini söylüyordu.1943–44 yıllarında talebeleriyle birlikte tutulduğu Denizli hapsindeki müdafaaları

"Arabî vacip, Kürdî caiz, Türkî lâzım"

Bediüzzaman'a göre, her safhasında dinî ilimlerle modern fenleri kaynaştıran bir eğitimin, hem mahallî lisanda, hem de resmî dille sunulması gerekiyor ki, "Kürtler için müstakbelde bir darbe-i müthişe hazırlıyor" dediği vahim duruma meydan verilmesin. (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 22.)Münazarat'taki "Hükümet hekim gibidir" bahsinde, umum köyle

Anadilde eğitim

Asırlarca İslâm kardeşliği ortak paydasında iç içe yaşadığımız Kürtleri dışlayarak, itip kakarak, ezerek ihdas edilen "Kürt meselesi"nin ortaya çıkmasında, Kürtçeyi aşağılayan ve Kürtçe konuşmayı suç sayan politikaların da çok büyük payı ve vebali var.Nitekim Bediüzzaman, devrin zalimlerine hitaben kaleme aldığı ve "İstikbalde gelecek ne

"Bilinmeyen dil"

Kürtçe yasağının bir ölçüde gevşetildiği bir süreçte, ara ara, Kürtçe konuşanların kimi komutanlarca azarlanması ve Mecliste yapılan Kürtçe konuşmaların "bilinmeyen dil" ibaresi konularak zabıtlardan çıkarılması örneklerinde görüldüğü gibi, eski reflekslerin hâlâ devam ettiğini gösteren tavırlar olsa da, genel eğilim serbestleştirme yönünde gel

Bediüzzaman ve iki dil

Bediüzzaman Medresetüzzehra projesini gündeme getirdiğinde, eğitim diliyle ilgili formülünü "Lisan-ı Arabî vacip, Kürdî caiz, Türkî lâzım" şeklinde ifade etmişti. (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 290.)Arapça gerekliydi, çünkü her şeyden önce mukaddes kitabımız bu lisanla nazil olmuş ve İslâm kültürünün temel kaynakları bu dille yazılmıştı. Ay

Kurtuluş eğitimde; ama nasıl bir eğitim

"Tedenni-i milletten ciğeri yanmış gibi feryadüfigân ederek 'Ah, ah, ah! Vaesefâ!" diyen Üstad Bediüzzaman, kurtuluşun maarifte olduğunu yine 1900'lü yılların başında İstanbul gazeteleri için yazdığı makalelerde, "Hürriyete hitap" nutuklarında ve şark aşiretleriyle yapıp Münazarat adıyla kitaplaştırdığı sohbetlerinde ifade etmişti.Geliş

Federasyon tuzağı

Bediüzzaman'ın, Osmanlıyı dağılmaya götüren süreçte önemli rol üstlenen siyasî kulüpler ve muhtariyet talepleri için dile getirdiği endişeler, günümüzde seslendirilen eyalet veya federasyon sistemi gibi formüller için de geçerli.İşin garibi, bilhassa eyalet ve federasyon fikrinin Güneydoğu özelinde gündeme gelmesine, bölgede terörle mücadele

Adem-i merkeziyet ve özerklik

Üstad Said Nursî, Prens Sabahaddin'in "adem-i merkeziyet" fikrinin tatbik edilebilmesi için çok zamana ihtiyaç olduğunu söylemişti. Bu muhaverenin üzerinden yüz, Osmanlı tarihe karışalı bir asır geçtiğine göre, o fikrin tatbik zamanı gelmiş olabilir miAdem-i merkeziyet fikrinin çok dinli, çok dilli, çok milletli bir cihan devleti olan Osmanlı