İskender Öksüz

Karar

Sıkıntı krallarda değil, kralcılıkta

Geçen Salı, patronum ve dostum İbrahim Kiras, köşesinde, tarihi sadece büyük adamların değil, onların yanındaki ekiplerin, eyleme katılanların, velhasıl tek adamın değil birçok insanın birden yarattığını yazdı. Bunu yazarken de Berthold Brecht'i kendine şahit tuttu. Brecht ve Kiras'ın tezi yazının başlığında özetlenmişti: "Kitaplar yalnız kralların

Eğitimli genç nüfus

"Eğitimli genç nüfus." Bu söz, geçen yüzyılın sonunda, bu yüzyılın başında Türkiye'yi övmek için söylenirdi. Yabancı yatırımcı çekmek için, AB'ye girebilmek için Yavaş yavaş anlaşılıyor ki bizi tanımlayacak ifade, "Diplomalı genç nüfus" imiş.Alfabe çorbasına dönen sınavlarımız var. Liseye geçiş sınavı, üniversiteye şey yapma sınavı Hepsinde ortaya

Önce ahlâk, sonra kanun aşılır

İlk defa sevdiğim ve saydığım bir arkadaşımdan, Cihan Turper'den duymuştum. Sonra başkalarından da: İnsanın hareket alanı iki çemberle sınırlandırılmıştır, demişti. İç içe iki çemberle. İç çember ahlâktır. Onun dışındaki ikinci çember, hukuktur. Hukuk çemberinin dışına çıkarsanız kanunlara takılırsınız. Eğer ülkenizde mahkemeler varsa. Hani "Berlin

Ahlâk nedir

Ahlâk nedir Bunun cevabı pek basit değil. En başta, insanın içiyle dışının bir olmasıdır herhâlde. Başkalarına yalan söylememek ama daha önemlisi, kendine yalan söylememek. Adil davranmak da ahlâkın içinde var. On emirden beridir dinler ahlâk üzerine kurulmuş. İslâm peygamberi, "Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim." diyor.Bazıları, dine in

Yetenek Savaşı'nda Türkiye

Yetenek; ustalık, bilgi ve beceri demek. Bir ülkenin yeteneklerinin toplamına da insan sermayesi deniyor. Bu her türlü maddî sermayeden önemli. İnsan sermayesinden daha önemli varlık, sosyal sermaye ama bu yazıda insan sermayesi üzerinde duracağım.İnsan sermayesi dışındaki yatırım araçlarını, ham maddeyi, hemen her şeyi satın alabilirsiniz. Yetenek

Yetenek savaşları

Dev bir uluslararası firmanın İnsan Kaynakları Yöneticisi ile sohbetteydim. Ağzından "yetenek harbi" diye bir ifade döküldü. İngilizcesiyle, "war of talent". Yönetimden yıllarca uzak kalmanın cezası, bu sözün yükselişini, yönetim dünyasında genel kültür hâline gelişini kaçırmışım. Terimi ilk defa, 1997'de, küresel yönetim şirketlerinden McKinsey'de

Devlet ve mevzuat

Geçen yazımda, işlerin yazılı algoritmalarla görüldüğü şirketlerden bahsettim. Şirketlerden bahsettim, ama hedefimde devlet de vardı. Algoritmalarla yönetilen devlet. Konu devlet olunca algoritmanın adı mevzuattır. Ta tepeden kanunlardan başlar. Kanunların da tepesindeki anayasadan başlar. Sonra kanun, yönetmelik, yönerge Devlet, devlet ise, mevzua

Devleti şirket gibi yönetmek

Ülkeyi şirket gibi yönetmek sözünü, duymuştuk. Acaba neydi bu Ne kastedilmişti Mesela, bilançonun ve gelir tablosunun yönetim kurulu üyelerine açık tutulması mı Veya her genel kurulda ortaklara "okunup" ibra alınması mıydı Bakayım şu anda genel kurul zamanı için mevzuat ne diyor Her hesap devresinin sonunda ve en az yılda bir kere Bu mu kastedilmiş

Tek adamlık eziyettir

Olaylara sağlıklı bakış bir tarafa, tek adam yönetimindeki bakış bir tarafa Epey farklı.Sağlıklı bakışta olup biteni kavramaya çalışırsınız. Olup biten sizin dışınızdadır. Ona siz bir açıdan bakarsınız. Geçmiş deneyimlerinizin ışığında bir tanı koymaya çalışırsınız. Fakat sizin deneyimleriniz yetmez. Arkadaşlarınızın ne düşündüğünü sorarsınız. Ya u

Tarih niçinsiz anlaşılmaz

Lozan hezimettir!" ve benzeri saçmalıklar üretenler; Cumhuriyet'e, Atatürk ve devrimlerine kayıtsız şartsız düşmanlık yapanlar... Bunlar bir tarafta. Diğer tarafta her konuda Atatürk vecizesi arayanlar. Bulunca da bunu ispat sayanlar. Her iki kafa tipiyle de pek yol alamayız. Atatürk'ün hatırasına birincilerin mi yoksa ikincilerin mi daha çok zarar