Haşmet Babaoğlu

Sabah

"Hastayım, öyleyse varım" zokası

Masmavi denize karşı kıyıya atılmış bir şezlong.. Boş... Oturup keyif çatacak birini bekliyor... Belli ki ortalarda öyle birisi yok... Sosyal medyada rastladığım bir fotoğraf bu... Üzerine de "hayatın lüksleri"ne dair bir not düşülmüş... En başta "sağlık" yazıyor. "Lüks" kavramı burada mecazen kullanılmış... "Ulaşılması zor konfor" ve ancak belli

"Ne yapıyoruz biz abi ya!"

"Artık kimseyi düşünemiyorum" diyor... "Ne akrabalarımın dertleri, ne ülke, ne de dünya!.. Tek bir günde başka biri oldum... Tv'de Ortadoğu haberleri başlayınca zaplıyorum; gazete okumak istemiyorum; biraz sosyal medyaya bakıyorum, başım ağrımaya başlıyor. Tek korkum var; işimde bir sıkıntı çıkması... Geçen kırk yıllık arkadaşım küçük bir miktar bo

'Hâlâ dünyanın sonu gelmedi'

"Aydınlık ama ilkbaharın, yaz mevsiminin aydınlığı değil, besbelli ki sonbahar ışığı bu..." Stefan Zweig'ın, Tolstoy'un romanlarını bu sözlerle tarif edişini çok sever Kemal Tahir... "Bu aydınlık yüreği ısıtmıyor, hayata hız vermiyor, tam tersine yaklaşan kışın mukadder olduğunu inatla hatırlatıyor... Gaddar bir dünya bu!" Çok değer verdiğim rom

Haftanın Notları: Bizi 'hasta' eden atmosfer

Tamam! Sosyal medyasız olmaz. Yapamayız... Geçti Bor'un pazarı; zaten eşek falan da kalmadı... Hiç değilse nasıl bir yerde olduğumuzu bilelim! Sosyal medya ya uyutuyor ya da kaygılarımızı, korkularımızı, haset ve nefret gibi en aşağı duygularımız uyandırıyor... Sosyal medyada geçirdiğimiz vakit bizi "hasta" eden bir enformasyon ve manipülasyon rüzg

İsrail, Türkiye, geçmiş, bugün...

1922 yılı hem Anadolu için hem de Filistin için kritik yıl... Haziran 1922'de Milletler Cemiyeti'nde Filistin'de İngiliz Manda Yönetimi kabul edilip ilan edildi. Artık Ortadoğu'nun eskiye dönmesine ilişkin bütün kapılar kapanmış; siyonizm treni son durağa yaklaşmıştı. Bu arada kuzeyde Fransızlar ve İtalyanlar bütün mevzilerini terk ederken "Anadolu

Tiksindim

Aralarında tanıdıklarım da var... Hala bayramlarda seyranlarda haberleştiklerim var... Ne yalan söyleyeyim... İçim bulanarak izliyorum hepsini... Bir kız çocuğunun cesedi üzerinde tepiniyorlar. Pervasız ve yüzsüz bir ısrarla yaptıklarının siyaset olduğunu sanıyorlar... İnsanların inanç dünyasına, devlete, uzak oldukları kültürel ve sosyal çevrelere

Burjuvazimizin çağdaşlığı da bu kadar

Hiç şaşırmadım... Patronlar kulübü büyük kaşif saydıkları Kristof Kolomb'un üzerine titriyormuş... "Keşifler çağı"nı Milli Eğitim'in artık "sömürgeciliğin açılış çağı" olarak okutacak olmasından rahatsızlarmış... Gülüyorum doğrusu... Çağdaş burjuvazimizin çağdaşlığı (!) işte bu kadar! Belli ki... Henüz üç dört yıl önce ABD ve İngiltere'de doğrudan

"Bir yıl sonrasını bilmiyoruz"

Hiç usanmak, "tamam anladık" falan demek yok! Şu sorularla sürekli hesaplaşmak zorundayız... Nasıl bir zamana denk geldik Dünyanın hali nedir ve nasıl olacak Tabii şimdi içinizden diyorsunuz ki, "biliyoruz, ne olmuş yani!" Hayır, öyle değil! Ekmekten suya... Savaşlardan, barışlara... Neşemizden kederimize, ne varsa... Hepsi o soruların cevaplarınd

Öfke, küfür kıyamet, hakaret ve...

Orta yaşlı bir çift halk otobüsüne biniyor. Durağa yaklaşırken düğmeye basıp ineceklerini belirtiyorlar. Otobüs durağı geçip daha ileride duruyor. Yolcu kızıp köpürüyor. Artık herkeste böyle bir hal var; ne oluyor, neden diye bir durup bakmak yerine aniden öfkeye kapılmak... Otobüs şoförü bir şeyler söylüyor; fren tutmadı gibi bir şeyler söylüyor.

'Ateşten henüz çekilmiş bir reçel gibi...'

Çöl, su ve birkaç ağaç bir araya gelirse... Ve tam da orada gün doğuyorsa... Bilen bilir, renkler bir anda buharlaşır gibi olurlar, hemen ardından tekrar ortaya çıkarlar... Sanki dört mevsim yarım saate sığar. Nasıl Çekip Instagram'a atacağınız bir fotoğraf bunu aktarabilir mi İmkânsız... Fotoğraflar çok donuk, çok "an"lık kalıyorlar. Bazen kendi k