Haşmet Babaoğlu

Sabah

Yaşadıklarımız film değil...

Merak ediyorum... Maddi sıkıntıya katlanmakta çok zorluk çeken ama hep canı sıkılan günümüz insanı... Üzerine bir çığ gibi yuvarlanmaya başlayan "gelecek" karşısında ne yapacak "Savaş atmosferi savaş ekonomisi" denilen şey film değil çünkü... Sonra ışıklar yanacak, biz her şeyin aynı kaldığı evlerimize döneceğiz diye bir şey yok! Anne babalar aras

'Yaşamak'

"Dayandığımız şeylerin hangisi buna değerdi" Bu cümle beynimde kıpırdanıp duruyor. Kalbime doğru inip sorgulamaya devam etmesine şimdilik izin vermiyorum, öyle ya, akşam yaklaşıyor, hüzün gelirse gitmez bir daha kolay kolay... En iyisi yürümek... Yine sağıma Göksu Mezarlığı'nı alıp Hisar'a doğru yürüyorum. Solumda yıllardır azar azar yıkılan tarihi

Cumartesi Notları: Soslu döner

Farkındasınızdır, soslu döner dürüm modası aldı yürüdü. Önce "Antakya döneri" sevdasıyla başladı, şimdi ciddi bir fast-food rüzgârı olup çıktı... Yoksa bir geçiş aşaması mı bu Belki bu eğilim alttan alta şunu dile getiriyor: "Yakında nasılsa içinde varla yok arası miktarda döner olacak, döner tadına bağlanmanın âlemi yok, yaşasın sos lezzeti!" Ukr

Geçmişten kopya mı Geçiniz...

Türkiye'de halkın "sessiz" çoğunluğu ile siyasal iktidar ne zaman buluşup el sıkışsa... Dışarıdaki hegemonlar huzursuzlanır. Bilirler ki... İster 150 yıl önce, ister bugün... Batı tarafından pohpohlanmaktan hoşlanan dar bir yönetici çevreyi "fonlayıp" yönlendirmek kolaydır. Lakin inançlarına, geçmişine, soyuna sopuna ve hür iradesine saygı duymadığ

1908 vantilatörü

Attila İlhan, kim biliyor bunu, diye sorardı hep; kaç kişi biliyor.. "1908 Jöntürk İhtilali" diye bilinen 2. Meşrutiyet'in ilanından sonra Kayzer II. Wilhelm'e olayla ilgili verilen raporun kenarına düşülen notu kastediyordu. Sultan Abdülhamid'le dost bilinen(!) Alman İmparatoru'na o notta denir ki... "İhtilali, Paris veya Londralı Jöntürkler değil

Göremediğiniz haberlerin turu...

Tarih defalarca göstermiştir... Karadeniz'de sular ısınıyorsa, bu sadece orada kalmaz. Adalar Denizi (Ege) çalkalanmadan Karadeniz durulmaz. O yüzden Batı kıyılarımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor. Adı NATO ama geçen hafta boyunca ABD ve Yunanistan donanması adalar arasında fink attı; adına da tatbikat dendi. Devlet elbette izliyor ama artık yurtta

Toplu ulaşım artık devletin işi olmalı!

Başlığı okudunuz... "Hah, bir bu eksikti!" diyeniniz de olmuştur. Ama başlığa "toplu ulaşım belediyelerden alınsın, devletleştirilsin" diye de yazabilirdim... Çünkü eveleyip gevelemenin hiç alemi yok! Beyaz yalanlarla, "eski günlere dönüş" hayalleriyle günleri geçiremeyiz. Devir değişti. Gelecek, geldi... Sıkıntı büyük! Özel araç konusu "kişiye öze

Denize bakmak...

Kıyısında oturduğum denize doğru eğiliyorum... Denize bakmak bambaşka bir serüven. Orada çünkü gökyüzü de var, dipteki dünya da... Denize bakan insan, durgun suya bakan gibi kendine tutkun bir narsist olamıyor; çünkü aksini göremiyor. Denize bakmak, ötekini sevmeye başlamak aslında... Dipteki çakılların harelenişine bakmayı sevmem bundan belki... V

Cumartesi Notları: Gates keyfinde ama biz çok keyifsiziz

E ne oldu şimdi Bizim Melih'in (Altınok) deyimiyle "pandeminin önde gideni ve izolasyoncuların yılmaz önderi" Bill Gates, "Meğer bu hastalığın diğer grip türlerinden pek farkı yokmuş" dedi, tamam! "Hadi hepimize geçmiş olsun!" deyip kapatacak mıyız konuyu Geçtiğimiz iki yılın sağlık politikaları yöneticilerine, bilim kurulu üyelerine hiç mi "Ne yap

Eski zamanlar, doktorlar, anılar...

Çocukluğumun Pendik'inin nasıl güzel bir yer olduğunu ne kadar anlatsam tahayyül edemezsiniz... Bugünküne bakıp o Pendik'e akıl erdirmek imkânsız. Bugün İstanbul'un güzel sayfiyeleri sandığınız yerler, çocukluğumun Pendik'inin yanına yaklaşamazlar. Hah! Yine mi nostalji, dediniz içinizden... Değil! Pavli Adası'nın orada suların nasıl berrak olduğun